30 Temmuz 2010

Şanlı Tarihimiz

Berkan Meral Cuma, Temmuz 30, 2010

25 Temmuz 2010

Ne Mutlu TÜRKÜM Diyene!



Bizi ırk,mezhep,dil,din ile ayırmaya çalışanlara gelsin.


Ta ezelden beridir hür milletiz,
Soyu-sopu gür milletiz,
Kandan, candan bir milletiz,
Bir temel, bir duvar, bir taş

Alevî, Sünnî, Kızılbaş!

Aynı mayadan yoğrulan,
“Türk”, “Türkmen” diye çağrılan,
Aynı kıbleye doğrulan
Bir secdeye konan baş

Alevî, Sünnî Kızılbaş!

Dedemiz bir. Torunlarız,
Dün, bugün, ve yarınlarız
Yüceleriz, derinleriz…
Yunus Emre, Hacı Bektaş

Alevî, Sünnî Kızılbaş!

Oğuz’un yirmi dört boyu,
Yüce Türk’ün şanlı soyu,
Dede, baba, amca; dayı,
Bibi, teyze, bacı, kardaş..

Alevî, Sünnî Kızılbaş!

Öz kardaşlar olmaz dargın
Dargın olsa, düşer yorgun
Haykır gece, gündüz hergün:
Bir temel, bir duvar, bir taş

Alevî, Sünnî Kızılbaş!

Bilsin bunu ar edenler.
Sözüm, cana kâr edenler…
Soyunu inkâr edenler
Haram zadedir; ey kardaş

Berkan Meral Pazar, Temmuz 25, 2010

23 Temmuz 2010

Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu

Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu,
Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi,
Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim.
Damla damla birikiyor insan, Damla damla sevgili...
Bir gün akıp gideceğiz hayata.
Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar bilesin.
Benim yüreğim sensin şimdi seni vurur durur...
Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde.

Berkan Meral Cuma, Temmuz 23, 2010

19 Temmuz 2010

Bir Söz


Küçük beyinler kişilerle..,
orta beyinler olaylarla
büyük beyinler fikirlerle uğraşırlar.

Berkan Meral Pazartesi, Temmuz 19, 2010

18 Temmuz 2010

Peşin Namaz


Bektaşi ile bir hoca birlikte yola çıkmışlar, bir süre sonra hoca :
-Namaz saati! demiş, başlamış kılmaya... Rekat üstüne rekat, selam üstüne selam...
Bektaşinin beklemekten canı sıkılmış, hoca namazı bitirince sormuş :
-Yahu bu ne uzun namaz böyle?
-Kazaya kalmış namazlarım vardı, onları eda eyledim!
Bektaşi :
-Eh ben de bir namaz kılayım! demiş ve başlamış namaza...
Ama ne namaz, bitmiyor, sonunda hoca dayanamamış :
-Erenler, senin namaz da uzun sürdü!
-Önümüzdeki haftanın namazını kıldım!
Hoca şaşırmış :
-Yahu olur mu böyle şey?
Bektaşi gülmüş :
-Yukarıdaki senin veresiyeni kabul ediyor da, benim peşinimi niye kabul etmesin?

Berkan Meral Pazar, Temmuz 18, 2010

16 Temmuz 2010

O Eski Türkü


Ulusal bağımsızlık harcıyla temeli atılmış bir cumhuriyeti dünyanın en bağımlı devleti haline getirenler, her Cumhuriyet Bayramı'nda, içlerinde en küçük bir sıkıntı bile duymadan yapay söylevler vermeye devam ediyorlar.

-Atam izindeyiz..

Mustafa Kemal Atatürk, bir Kurtuluş Savaşı'nın önderi ve ulusal bağımsızlığın simgesidir. Atatürk'ün izinde yürünse, devlet ve ülke bu koşullara sürüklenir miydi?

Sen ülkeni, okyanusötesi devletlerin öncü karakokulu yapıp, sınırlarını Amerikan üsleriyle donat; sen, ülke ekonomisini uluslararası tekellerin ahtapot kollarına teslim et; sen, kardeşi kardeşe vurdurtmak için gizli çeteler kur; sonra kalk utanmadan ve sıkılmadan, "Atam izindeyiz, cumhuriyeti koruyoruz" diye siyaset dolandırıcılığı yap!..

Bağımsızlık savaşı, Türk halkının kanı ve alınteriyle kazanılmıştır. Bu kavganın temelinde emperyalizme karşı ulusal direnişin adı olan "milliyetçilik" ve "devrimcilik" yatmaktadır. Bu "milliyetçilik" Demirel'in, Türkeşlerin, Erbakanların, Feyzioğluların milliyetçiliği değildir. Bu "milliyetçilik", bağımsızlık meşalesini ve kurtuluş sancağını ellerinden düşürmeyen yurtseverlerin milliyetçiliği, Mustafa Kemal milliyetçiliğidir.

Aradan geçen zaman, şu yarım yüzyıl, temelinde bağımsızlık harcı bulunan şu koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni, avuç içi kadar ülkelere bile el açacak çaresizliğe sürüklemişse, nerede kaldı Atatürkçülük, nerede kaldı Atatürk milliyetçiliği? Nerede, nerede?..

"Kuvayı Milliyeciler"in bağımsızlık türküleri yerine, Anzavur ordularının, "Kuvayı inzibatiye"nin sinsi soluklarını duyuyoruz her gün.

- Elsiz ayaksız bir yeşil yılan / Yaptıklarını yıkıyorlar Mustafa Kemal / Hani bir vakitler Kubilay'ı kestiler / Sen buyurdun kesenleri astılar / Sen uyudun asılanlar dirildi / Mustafa'm, Mustafa Kemal'im...

İşte böyle her gün halk çocukları, aynı ailelerden, aynı halk kökeninden gelen çocuklar birer kurbanlık koyun gibi ardarda, birer ikişer sırtlarından vurularak, kahvehanelerde kurşuna dizilerek, işkence edilerek, yolları kesilerek öldürülüyor. Ve uğursuz politikacılar söylev üzerine söylev vermeye devam ediyorlar.

-Atam izindeyiz...

Cumhuriyetin temelini elsiz ayaksız yeşil yılanlar kemiriyor; devletimiz NATO generallerinin emrinde; ülkemiz IMF'lerin ipoteğindedir!..

Uyan Gazi Kemal uyan!.. Miralay İsmet'lerle uyan... Karabekir'lerle, Çakmak'larla, Albay Bekir Sami'lerle, Yüzbaşı Selahattin'lerle, efelerle, seymenlerle, işçilerle, köylülerle, aydınlarla uyan!... Uyan Gazi Kemal uyan!

Batı'dan Doğu'ya, Güney'den Kuzey'e, Kuvayı Milliyeci'lerle uyan... Uyan Gazi Kemal uyan!

Devletin devlete, insanın insana kulluğunu yok etmek için uyan... Uyan Gazi Kemal uyan!..

UĞUR MUMCU 29 EKİM 1979 - Cumhuriyet

Berkan Meral Cuma, Temmuz 16, 2010

15 Temmuz 2010

Fetvanın Böylesi


Kanuni Sultan Süleyman,sarayın bahçesindeki armut ağaçlarını kurutan karıncaların öldürülmesi için Şeyhulislam Ebussuud Efendi'den şu beyitle fetva istemiş:

-Dırahta ger ziyan etse karınca
Zararı var mıdır ânı kırınca
(Yani ürünlere zarar veren karıncaları öldürmekte şer'an zarar var mıdır?)

Ebussuud Efendi,bir beyitle cevap vermiş:

-Yarın Hakk'ın divanına varınca
Süleyman'dan hakkın alır karınca

Berkan Meral Perşembe, Temmuz 15, 2010

Kıymet Bilmek


Bir padişah acemi bir köle ile gemiye binmişti. Köle hiç deniz görmemiş, geminin mihnetini tatmamıştı. Ağlamaya, inlemeye başladı. Tir tir titriyordu. Avutmak için çok uğraştılar, ama bir türlü sakinleşmedi. Padişahın keyfi kaçtı. Herkes aciz bir vaziyetteyken gemide bulunan yaşlı bir adam padişahın huzuruna çıktı, 'Müsaade buyurursanız ben onu sustururum' dedi. Padişah da 'Lütfetmiş olursunuz' dedi. Yaşlı adam emretti, köleyi denize attılar. Köle birkaç kere suya battı çıktı. Sonra saçından yakaladılar, gemiden tarafa çektiler. Köle gemiye yaklaşınca iki eliyle dümene asıldı, oradan gemiye çıktı, bir köşede uslu uslu oturmaya başladı. Yaşlı adamın yaptığı iş padişahı hayrete düşürdü, 'Bu işteki hikmet nedir' diye sordu. Yaşlı adam cevap verdi: ''Köle evvelce suya batmayı tatmamıştı. Gemideki selâmetin kıymetini bilmiyordu. İşte huzur ve saadet de böyledir, bir felâkete duçar olmayan kimse, huzurun kıymetini bilemez."


Berkan Meral Perşembe, Temmuz 15, 2010

Biri Bizi Durdursun..


Beşiktaşımız bir başka deyişle Türkiye'nin Los Galacticos'u İspanyol orta saha oyuncusu Guti ile anlaştı.Transferlerin devamını bekliyoruz... Yetmez Yıldırım Demirören Yetmez :)

Berkan Meral Perşembe, Temmuz 15, 2010

14 Temmuz 2010

Arkadaş


Bir kıvılcım düşer önce,
Büyür yavaş yavaş,
Bir bakarsın volkan olmuş,yanmışsın arkadaş...
Dolduramaz boşluğunu ne ana, ne kardaş,
Bu en güzel, bu en sıcak duygudur arkadaş...
Ortak olmak her sevince, her derde kedere,
Ve yürümek ömürboyu,
Beraberce elele...
Olmasın hiç,
O ta içten gülen gözlerde yaş,
bir gün yollarımız ayrılsa bile arkadaş...

YILMAZ PÜTÜN

Berkan Meral Çarşamba, Temmuz 14, 2010

11 Temmuz 2010

Bektaşi Fıkrası


CAMİDE VAAZ
Bektaşi’nin yolu camiye düşmüştür. Cami imamı o gün ki vaazında içkinin kötülüklerinden bahsetmektedir. Cami imamı uzun bir vaazdan sonra cemaate birde örnek verir:

-Ey cemaat eşeğin önüne bir kova su, bir kova da rakı koyun hangisini içer? diye sorar.

Bektaşi elini kaldırarak cami imamının sorusunu yanıtlar:

-Hocam suyu içer.

İmam:

Tabi ki suyu içer, peki neden suyu içer? Diye sorunca, Bektaşi cevaplar:

-Neden olacak hocam, eşekliğinden!

Berkan Meral Pazar, Temmuz 11, 2010

07 Temmuz 2010

"Kürt halkı akılsızdır"


Öcalan'ı Türkiye'ye getiren ekibin içinde yer alan emekli Albay Uğur, bölücübaşının sorguda neler söylediğini mektupla anlattı.

Uğur'un mektubuna göre Öcalan, idam korkusuyla Kürt halkına demediğini bırakmamış.

Öcalan'ı getiren ekibin içinde yer alan emekli Albay Uğur, bölücübaşının sorguda neler söylediğini mektupla anlattı.

Bunlardan bir halt olmaz
Abdullah Öcalan İmralı'daki ilk günlerinde Kürt vatandaşlar için ‘Bunlardan bir halt olmaz’ demiş.. Albay Uğur, o günlerde idam korkusunu iliklerinde hisseden ve her türlü göreve hazır olduğunu söyleyen Öcalan'ın şimdi herkesle oynamasına isyan ediyor.

Teröristbaşı Öcalan'ı Kenya'dan getiren ekipte yer alan emekli Albay Atilla Uğur, Öcalan'ın yakalandıktan sonra kendilerine neler söylediğini açıkladı. Silivri Cezaevi’nde hapis yatan Uğur, tutukluluğunun 2. yılında bir mektup kaleme aldı.

Öcalan'ın sorgusuna katılan Uğur'un mektubunu, avukatı aracılığıyla Oda TV yayınladı. Hürriyet yazarı Yalçın Bayer mektubun bir kısmını bugünkü köşesinde yazdı.

Her türlü desteği vermiştir
"(...)- ‘Devletimin vereceği her türlü göreve hazırım.’
- ‘Büyük Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne hizmet etmek acılarımı biraz olsun hafifletecektir.’
- ‘En başından beri Suriye, Yunanistan ve İran bize (PKK) her türlü desteği vermiştir.’
- ‘Kürt halkı akılsızdır, menfaatine düşkündür, güce tapar.’
- ‘Barzani de, Talabani de güvenilmez, paradan başka bir şeyden anlamayan rezillerdir.’
İmralı Adası’nda Türk bayraklarının önünde görüntüsünü almak için gözbağını çıkardığımda korkan gözlerle bana bakarak ‘Devletime hizmet etmek istiyorum, beni asacak mısınız?’ diye soran, kendisine ‘Biz eşkıya değil Türkiye Cumhuriyeti Devleti’yiz, sen bağımsız Türk mahkemesi huzurunda hesap vereceksin’ diye cevap verdiğim Abdullah Öcalan’ın gözbağı acaba şimdi ülkeyi yönetenlerin ve açılım simsarlarının gözlerine mi bağlanmıştır?
Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın sorgu sırasında bizzat bana defalarca küçümseyerek söz ettiği, ‘Bunlardan bir halt olmaz’ dediği Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan kardeşlerimiz maalesef bunları bilmiyorlar.”

Berkan Meral Çarşamba, Temmuz 07, 2010

05 Temmuz 2010

Kombinemi Aldım...


E blok,j sırası 4 numaralı koltuktayım :)

Berkan Meral Pazartesi, Temmuz 05, 2010

01 Temmuz 2010

Uyan Gazi Kemal!


Atatürkçülük ne
demektir?
...Atatürkçülük, kısaca ulusal bağımsızlık ve ulusal onur demektir.
Atatürkçülük, özetle antiemperyalist bir kurtuluş savaşını başlatan ve
sürdüren bir eylem ve öğretidir.
- Amacımız , ulusal sınırlarımız içinde toprak bütünlüğümüzü
ve ulusal tam bağımsızlığımızı sağlamaktır. Buna engel olmak üzere
karşımıza çıkacak kuvvet, kim ve ne olursa olsun hiç duraksamadan
çarpışırız ve başarı kazanırız. Bu konuda karar ve inancımız kesindir.
Atatürkçülüğü, "tam bağımsızlık" inancından ayırmanın ve çok
yönlü uluslararası ipotekleri "Atatürkçülük" adına savunmanın hiç
olanağı yoktur. Kurtuluş Savaşı'nın başlarında Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nin bütün programlarına dayanağı, şu iki temeldir: Tam
bağımsızlık, kayıtsız koşulsuz ulusal egemenlik!..
- Tam bağımsızlık demek, elbette, siyaset, maliye, iktisat,
adalet, askerlik, kültür gibi her alanda tam bağımsızlık ve özgürlük
demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk,
ulusun ve ülkenin gerçek anlamı ile bütün bağımsızlığından yoksunluğu
demektir. Biz, bunu sağlamadan ve elde etmeden başarıya ve esenliğe
erişeceğimiz kanısında değiliz...
İşte Atatürk budur, işet "Atatürkçülük" budur...
Kurtuluş Savaşı, kökeninde "antiemperyalist" ve "antikapitalist"
düşüncelerin kutsal harcını taşır:
- Biz bu hakkımızı saklı tutmak, bağımsızlığımızı emin
bulundurmak için genel kurulumuzca, ulusal kurulumuzca bizi mahvetmek
isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı
kavga vermeyi uygun gören bir yolu izleyen insanlarız.
Bu sözleri söyleyen ve her adımında ulusal bağımsızlığı, devrimci
ve ilerici bir dünya görüşü ile sağlayıp pekiştiren Atatürk'ü bugün
içine itildiğimiz ekonomik tutsaklığın temeli ve adı gibi görmek,
Atatürk'e ve Atatürkçülüğe karşı yapılabilecek en ağır ve de en sinsi
saldırıdır.
Atatürkçülük bağımsızlık demektir, Atatürkçülük ulusal onur
demektir, Atatürkçülük devrimcilik demektir. Kurtuluş Savaşımızın ve
ulusal devrimlerimizin önderi Mustafa Kemal, bugünkü emperyalist
ilişkileri daha o günden görmekteydi:
- Karşılıklı güvenlik ve esenlik, bütün dünya uluslarının
üzerinde titremesi gereken bir mutluluk ilkesidir. Ancak bu ilke bütün
uluslar için gerçekleşmedikçe, genel bir barışma sağlamaktan çok,
sömürülmek istenen birtakım uluslara karşı, bir takım güçlü ulusların
yeni davranış ve ayrıcalıklar kazanmasını sağlamak niteliğinde görülse
yeridir. Hele uluslararası silah alışverişinin, birtakım ulusların
denetimi altında tutulmasını sağlayacak önlemlerin alınması bu kuşkuyu
artırmaktadır...
Unutturulan, unutturulmak istenen Atatürk ve Atatürkçülük budur!
Televizyon ekranlarında Türk halkına tanıtılmayan, anımsatılmayan sözler
de işte bu sözlerdir:
- Biz Batı emperyalistlerine karşı yalnız kurtuluş ve
bağımsızlığımızı korumakla yetinmiyoruz. Aynı zamanda Batı
emperyalistlerin güçleri ve bilinen her aracı ile Türk ulusunu
emperyalizme araç yapmak istemelerine engel oluyoruz. Böylece bütün
insanlığa hizmet ettiğimiz kanısındayız...
"Ezilen uluslar bir gün ezen ulusları yok edeceklerdir" diyen
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, yeniden ezilen ulusların, Asya ve Afrika
halklarının bayrağı yapmak, biz Atatürkçülerin, biz devrimcilerin namus
borçlarıdır.
- Bütün dünya bilsin ki benim için tek yanlılık vardır.
Cumhuriyet yanlılığı, düşünsel ve sosyal devrim yanlılığı...
Atatürk'ün bütün dünyaya duyurduğu bu ilerici ve devrimci
düşünceleri ne yazık ki, ülkeyi Atatürk'ten sonra yöneten, yönettiğini
sanan politikacılar eliyle hançerlendi ve Atatürk, gerçek nitelikleri
ile değil, beylik anma törenlerinin donmuş kalıpları olarak tanıtılmak
ve benzetilmek istendi.
Atatürk'ü hiç olmazsa bu yıl, gerçek nitelikleri ile
tanıtabilirsek, geçmiş dönemlerin ihanetleri bir ölçüde unutulmuş olur.
Kurtuluş Savaşı'nın yüce önderini "Atatürk Yılı"nda inançla
selamlıyoruz:
Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa...

Kaynak : Uğur
MUMCU - Cumhuriyet, 6 Ocak 1981 ( Uyan Gazi Kemal!)

Berkan Meral Perşembe, Temmuz 01, 2010