27 Nisan 2011

Son Balo




Sarı Zeybek şu dağlara yaslanır,
Yağmur yağar silahları ıslanır,
Deli gönül bir gün olur uslanır.

Yazık olsun telli doru şanına,
Eğil bir bak mor cepkenin kanına.

Şu dağları kara duman bürüdü,
Üç yüz atlı beş yüz yayan yürüdü,
Sarı Zeybek bu dünyada bir idi.

Yazık olsun telli doru şanına,
Eğil bir bak mor cepkenin kanına.

Berkan Meral Çarşamba, Nisan 27, 2011

Ghadir Khum Söylevi


Aldığı ayet üzerine Peygamber, oldukça sıcak olan Ghadir Khum vahasında durdu. Yola çikmis olan bütün insanların hemen geri gelmesi için haber saldı ve geride kalan bütün hacılar ulaşincaya dek bekledi; herkes geldi ve biraraya toplandılar. Muhammed Salman’a kaya parçaları ve deve semerleri kullanarak yüksekçe bir minber (kürsü) yapmasını buyurdu. Ancak böyle bir yerden duyurusunu yapabilirdi. İlk inen ayeti bildirdiğinde ögle saatiydi ve o vadinin içi aşirı sıcaktı. Bunun için insanlar giysilerini ayaklarına bacaklarına sararak, kaya parçaları üzerindeki semerlerden minberin çevresinde oturuyorlardı.
O gün Tanrının elçisi, üç saati minberde olmak üzere tam beş saatini konuşmakla harcadı. Kur’an’dan yaklaşik 100 ayet okudu ve yetmiş üç kere de hatırlatma yaptı ve insanları işleri ve geleceklerine ilişkin olarak ikaz etti. Sonra onlara uzun bir söylev verdi.Ve Tanrının elçisi şöyle başladı konuşmasına:

“Tanrı tarafından çagrilacagim ve benim bu çagriyi yanıtlayacağı vaktin yakın olduğu görülüyor. Sizin için iki değerli şey bırakıyorum ve eğer bunların ikisine sıkı yapışırsanız, benden sonra asla yolunuzu şaşirmazsınız. Bunlardan biri Allahın kitabı Kuran, diğeri ise benim soyumu sürdürecek olan Ehlibeyt’im. Bu ikisi birbirinden asla ayrılmayacaktır taki onlar cennetteki havuzun başinda benim yanıma gelinceye kadar.”

Sonra Peygamber sordu : “Onların kendileri üzerinde olduğundan daha fazla inananlar üzerinde benim hakkım yok mudur” Kalabalık bağırark yanıtladı : “Evet, ya Resulullah!” Bunun üzerine Peygamber, Ali’nin elinden tutup havaya kaldırdı ve “ben dedi, herkimin mevlası, efendisi-önderi isem, Ali de onun önderi efendisidir. Ey Tanrım, onu sevenleri sev, ona düşman olanlara düşman ol!”

Berkan Meral Çarşamba, Nisan 27, 2011

24 Nisan 2011

Biz Dönmeyiz


Bektaşi ile Mevlevi karşılaşmışlar.
Bektaşi sormuş: "Ne yapıyorsunuz erenler?"
Mevlevi boynunu bükmüş: "Ne yapalım ALLAH deyip dönüyoruz. Siz ne haldesiniz?"
Bektaşi: "Biz ALLAH diyoruz ve bir daha dönmüyoruz" demiş.

Berkan Meral Pazar, Nisan 24, 2011

23 Nisan 2011

23 Nisan


"Küçük hanımlar, küçük beyler!
Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz.”
M.Kemal ATATÜRK

Berkan Meral Cumartesi, Nisan 23, 2011

14 Nisan 2011

Kleopatra'nın Hayatı


Kleopatra (d. Ocak M.Ö. 69 - ö. 12 Ağustos M.Ö. 30), Antik Mısır'ın son Hellenistik kraliçesidir.

Asıl ünvanı VII. Kleopatra olmasına rağmen kendisinden önce gelenler unutulduğu için, kısaca Kleopatra olarak bilinir. 9 dil bilen Kleopatra zeki bir kadındı.

İskenderiye'de doğdu. Aslen Yunan olan Kleopatra, babası XI. Ptolemaios`un vasiyeti üzerine kardeşi ile evlendi. O zamanlar Mısır'da egemen olan Yunanlılar Mısır toplumuna karışmamak için kendi soylarından olan kişilerle evleniyorlardı, bu da akraba evlilikleri özürlü insanların doğumuna yol açıyordu. Babası öldüğünde 18 yaşında olan Kleopatra tahta çıktı. Halkın içine girebilmek ve halkın kendisini benimsemesi için kendini Mısır dinine verdi. Kardeşi tarafından iktidardan uzaklaştırılıp sürgüne yollandı.Kleopatra'nın dedesinin adı Dadadidis'dir. Mısır için büyük bir kahramandır.

Kleopatra iktidara yanında büyük Roma diktatörü Sezar ile geri döndü. Kleopatra'nın bir halı içinde Sezar`ın sarayına girdiği ve bu büyük kralı kendine aşık ettiği rivayet edilir. Bu olaydan sonra kardeşi, kimsenin bilmediği bir sebeple Nil sularında boğuldu.

Kardeşinin aradan çekilmesi ile Kleopatra tek başına iktidar koltuğuna oturdu. O sırada Sezar'dan bir çocuğu oldu ve minik Sezarion`u alıp Roma'ya gitti. En büyük kurgusal, iki imparatorluğu birleştirip Büyük İskender'in de kurgusal olarak bilinen tüm dünyaya sahip olmaktı. M.Ö. 44'te Sezar ölünce bu hayallerini ertelemek zorunda kaldı.

Sezar ölünce Roma İmparatorluğu, tahta çıkan Octavian (Sezar'ın yeğeni ve resmi evlatlığı) ve Marcus Antonius arasında ikiye ayrıldı. Doğu artık Marcus tarafından yönetilmekteydi ve ilk işi de Mısır'ı ziyaret oldu.

Antonius Kleopatra'ya delice aşık oldu. Kleopatra'nin Antonius'dan da iki kiz çocuğu oldu. Bir süre Tarsus'da yaşadılar ve bu yıllarda Octavius`a savaş açtılar. Actiumda yapılan savaşta Kleopatra ve Marcus kaçmak zorunda kaldı. İskenderiye'deki sarayına dönen Kleopatra'nın kendisini bir kobraya sokturarak intihar ettiği rivayet edilir. Ama son zamanlarda zehir içerek öldüğü anlaşılmıştır. Kolay yapılan bu zehir, acı çektirmeden birkaç saat içinde öldürüyordu. Öldüğünde 39 yaşındaydı.

Kaynak:Vikipedi

Berkan Meral Perşembe, Nisan 14, 2011

03 Nisan 2011

Sarı Zeybek


Can Dündar'ın hazırlamış olduğu o muhteşem belgeselin arka fonunda kullanılan en güzel müziklerden biri;Fahir Atakoğlu'ndan...

Berkan Meral Pazar, Nisan 03, 2011

Bayrağım



Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü!
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

Sana benim gözümle bakmayanın
mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun
yuvasını bozacağım.

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver !
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar.
Yurda ay yıldızın ışığı yeter.

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün.
Kızıllığında ısındık,
Dağlardan çöllere düşürdüğü gün.
Gölgene sığındık.

Ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan;
Barışın güvercini, savaşın kartalı...
Yüksek yerlerde açan çiçeğim;
Senin altında doğdum,
Senin dibinde öleceğim.

Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen !
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim !



ARİF NİHAT ASYA

Berkan Meral Pazar, Nisan 03, 2011