23 Aralık 2010

Simao Sabrosa

Berkan Meral Perşembe, Aralık 23, 2010

13 Aralık 2010

Vasiyet

Hz. Ali, hain bir el tarafından yaralandığında oğlu Hz. Hasan ağlayarak yanına girer. Hz. Ali: “Seni ağlatan nedir oğlum?” der. “Nasıl ağlamayayım, sen vefat etmek üzeresin.” der. Hz. Ali: “Yaptığında sana zarar vermeyecek sekiz tavsiyemi ezberle oğlum” der ve sözlerine şöyle devam eder:
“Zenginliğin en iyisi akıl zenginliğidir. En büyük fakirlik de ahmaklıktır. En büyük yalnızlık kendini beğenmektir. En büyük şeref güzel ahlâktır.” Hz. Hasan, “Babacığım bu dört tanesi. Bana diğer dördünü öğret.” dediğinde ise Hz. Ali şöyle buyurur:

“Ahmakla arkadaş olmaktan sakın. Sana faydalı olmak isterken zararı dokunur. Yalancı ile arkadaş olmaktan sakın. Çünkü o sana uzağı yakın, yakını uzak gösterir. Cimri ile arkadaş olmaktan sakın. Çünkü o kendisine en çok ihtiyaç duyduğun anda senden uzaklaşır. Fâsıkla, kötü kimse ile arkadaş olmaktan sakın. Çünkü o, çok değersiz bir şeye seni satar.”

Berkan Meral Pazartesi, Aralık 13, 2010

28 Kasım 2010

Harbiye


Yıldırımlar yaratan bir ırkın evlatlarıyız...

Berkan Meral Pazar, Kasım 28, 2010

16 Kasım 2010

Kurban Bayramı


"Sevgi,muhabbet kaynar , yanan ocağımızda
Bülbüller şevke gelir,gül açar bağımızda
Hırslar,kinler yok olur,aşkla meydanımızda
Arslanlar ceylanlar dosttur kucağımızda..."

Yarınlara güvenle bakan, siyasi, ekonomik ve kültürel anlamda dünyaya örnek olacak düzeyde çağdaş, kalkınmış bir Türkiye umuduyla Bayramınızı kutluyor, ülkemize ve halkımıza, barış, kardeşlik ve huzur getirmesini diliyorum.
Saygılarımla,

Berkan Meral Salı, Kasım 16, 2010

10 Kasım 2010

Hasretle Anıyoruz...



"Uçurumun kenarında yıkık bir ülke... Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar... Yıllarca süren savaş... Ondan sonra, içerde ve dışarıda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız devrimler...
İşte Türk genel devriminin bir kısa deyimi."

Berkan Meral Çarşamba, Kasım 10, 2010

09 Kasım 2010

Nöbetçi Millet

Behçet Kemal Çağlar'ın o mükemmel şiirinden bir kaç satır.Şiirin tamamını okumak için tıklayın...

Yaradan hey Yaradan !
'72' yıl değil bin yıl geçse aradan
Sensin ateş diye kanımızdaki
Sesin ışık diye önümüzdeki !
Ey yanımızdakiBeş on mermere, bir avuç toprağa sığan
Sınırsız mavi umman hey !
Yeni kıyılar bulur, yeni yarlar kazardın
Sen her köpürüp taşmanda;
Her konuşmanda
Milletin alın yazısını yeniden yazardın..
...
İsterse hayat zehrolsun,
İsterse refah kahrolsun,
İsterse kurşun düşsün yanımıza, belimize,
İsterse geçinmek için, bir dilim
Kuru ekmek geçmesin elimize.
Halel gelmez bizim ateşimize;
Dünya düşse peşimize,
Yer sarsılsa yerinden,
Ne senden geçeriz, ne senin eserinden ...

Berkan Meral Salı, Kasım 09, 2010

05 Kasım 2010

Ruhun Şad Olsun


Türkiye Cumhuriyeti eski başbakanlarından,siyasetçi,şair kısaca halkının ona dediği gibi "Halkçı Ecevit" aramızdan ayrılışının 4.yılında ruhun şad olsun.

Dirilten misin beni gövdem
Öldüren misin bilmem

Gördüren misin beni gözüm
Körleten misin bilmem

Bildiren misin bana başım
Gizleyen misin bilmem

Bir ben varım benden öte
Ben misin bilmem

Şiir:Bülent Ecevit

Berkan Meral Cuma, Kasım 05, 2010

30 Ekim 2010

Iverson da Beşiktaş'ta


Beko Basketbol Ligi takımlarından Beşiktaş Cola Turka, Amerikan Profesyonel Basketbol Ligi'nin (NBA) dünyaca ünlü yıldızı Allen Iverson ile New York'ta 2 yıllık sözleşme imzaladı.Yetmez Demirören Yetmez :)

Berkan Meral Cumartesi, Ekim 30, 2010

29 Ekim 2010

Cumhuriyet Bayramı


“Cumhuriyetimizin 87’nci yılını büyük bir gurur, onur, mutluluk ve geleceğe güvenle bakarak kutluyoruz

Biliyoruz ki Cumhuriyet özgürlüktür.
Cumhuriyet özgür, bağımsız birey yaratmaktır.
Cumhuriyet, bireyi kulluktan çıkarıp özgür hâle getirmektir.
Cumhuriyet bilimdir,akıldır, yaşamı sorgulamaktır.
Cumhuriyet ülkenin ve bireylerin geleceğini güvence altına almaktır. Cumhuriyet halkın iradesine saygı göstermektir.
Cumhuriyet toplumun değer yargılarına saygı duymaktır .
Cumhuriyet, uygarlaşmadır, çağdaşlaşmadır.
Cumhuriyet çağdaş hukuktur.
Cumhuriyet, uygarlık kültürünü topluma yaymaktır.
Cumhuriyet sanatı ve sanatçıyı yüceltmektir.
Cumhuriyet, ahlaki değerlere sahip çıkmak, toplumun ahlaki değerlerini yüceltmektir,
Cumhuriyet, bilhassa kimsesizlerin kimsesi olmak demektir.

Cumhuriyet aynı zamanda Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni bilmek, okumak ve içselleştirmek demektir.

Cumhuriyet onun içindir ki düşüncede genç olmaktır.

Cumhuriyet aynı zamanda zulme ve işgale karşı baş kaldırmaktır.

Bu inanç, düşünce ve anlayışla,
Mayasında özgürlük ve bağımsızlık ateşi bulunan Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, silah arkadaşlarını,
Cumhuriyetimizin kuruluşuna giden süreçte seve seve canlarını veren şehitlerimiz ile, o mücadelenin haklı ve onurlu nişanını taşıyan gazilerimizi,saygıyla sevgiyle selamlıyorum."

Berkan Meral Cuma, Ekim 29, 2010

28 Ekim 2010

Günah...


"Sadece bir tek günah var, o da hırsızlık. Tüm diğer günahlar hırsızlığın çeşitleri. Bir adamı öldürdüğünde bir hayat çalmış olursun, karısının koca hakkını, çocukların baba hakkını çalmış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeği bilme hakkını çalarsın. Çalmaktan daha alçakça bir hareket yoktur."

Berkan Meral Perşembe, Ekim 28, 2010

16 Ekim 2010

Camtasia Studio 7

Camtasia Studio dünyada en çok tercih edilen ekran kaydı yapabilen video kayıt ve düzenleme programıdır. Ekran kaydı alan bu program ile çektiğiniz ekran kaydı videoları üzerinde düzenlemeler de yapabilirsiniz. Birçok efekt ekleyebileceğiniz video düzenleme aracı sayesinde ekran kaydınızı görsel bir şölene dönüştürebilir ve sunumlarınızı rahatlıkla hazırlayabilirsiniz. Camtasia Studio akıllı, güçlü ve kullanımı kolay bir programdır. Tanıtım, demo videolarınızı Camtasia Studio ile yaparsanız çalışmalarınız profesyonel çalışmalar gibi gözükecektir.

Programın full sürümünü indirmek için tıklayın...

Örnek Çalışma--Camtasia'nın Kullanılması

Berkan Meral Cumartesi, Ekim 16, 2010

15 Ekim 2010

Vaziyet

Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden:
“Önce sosyalistleri topladılar,sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı....''

Başımız Sağolsun...

Berkan Meral Cuma, Ekim 15, 2010

14 Ekim 2010

Gençsen Geleceksin 4.0


Son üç yıldır bir üniversite klasiği haline gelen kampüs turu Gençsen Geleceksin, bu yıl da Microsoft ve Turkcell ortaklığında “Gençsen Geleceksin4.0″ adıyla yeniden başlıyor. Üniversite öğrencilerini ve teknoloji severleri geleceğin teknolojileri ile tanıştırmayı ve gençlere vizyon kazandırmayı amaçlayan “Gençsen Geleceksin 4.0” etkinliklerinde uzman konuşmacılar Mobil Teknolojilerde ve Yazılım Teknolojilerindeki yenilikler başta olmak üzere birçok yenilik hakkında birinci ağızdan bilgi verirken, hepimizi bir gelecek yolculuğuna çıkaracaklar.

Sen de bu yolculukta şimdiden yerini al!

Bu yıl ~60 farklı kampüs içi ve online etkinlikle üniversite öğrencileri ile buluşulacak Gençsen Geleceksin 4.0 da katılımcılar arasında yapılacak çekiliş ile süpriz hediyeler kazanan şanslı teknolojist sen olabilirsin …

Gelecekte görüşmek üzere!

*Katılımcılara Katılım Belgesi verilecektir.
** Microsoft ve Turkcell tarafından süpriz hediyeler verilecektir.

Gazi Üniversitesindeki Etkinlik Hakkında Ayrıntılı Bilgi:

Yer: Gazi Konser Salonu
Tarih: 21 Ekim 2010
Saat: 14:00-16:00
Adres: Gazi Üniversitesi Gazi Konser Salonu Teknikokullar ANKARA
Kayıt: www.gaziebit.com

Berkan Meral Perşembe, Ekim 14, 2010

11 Ekim 2010

Söz Dinleyen Televizyon

'Uzay Yolu' filmlerinde gördüğümüz sesli komutlarla çalışan cihazlar geliyor. Sesli komutlar, televizyon, video ve bilgisayar kullanımını kökten değiştirecek.


Haber, Geleceğin internet teknolojileri ve pazarlama stratejilerini konu alan Web 2.0 EXPO, New York'ta başladı. Web 2.0 Expo'ya Facebook, Twitter, IBM ve Microsoft gibi dev şirketler katılıyor. Fuarda hayatımızı değiştirecek yeni teknolojiler tanıtılacak. Gelişen internet teknolojileri ve HTML 5 standartları, en çok cep telefonu, bilgisayar, televizyon gibi yetenekli yani akıllı cihazları etkileyecek. Sesle telefonu yanıtlarken bilgisayar ekranında veya telefon ekranında bir internet sitesine giriş yaparak bilgi alıp arkadaşınızla paylaşabilmek mümkün olacak. Yani, telefon, bilgisayar ve televizyon gibi cihazlar sözden anlayacak.

HTML 5 standardı ile telefonlarda parmaklar yerine daha çok sesle komut verme özelliği öne çıkarken, video ve fotoğraf paylaşımı artacak. Apple Google Voice adı verilen uygulama ile sesli mesajlar yazıya dönüşüyor. Aynı zamanda tam tersi uygulamalar da hayatımıza girmiş oluyor. Google Voice uygulaması, Blackberry ve Android platformu dışında iPhone'daki yerini de almış olacak. İnternette video ve grafik içeriği olan, Twitter ve Facebook gibi sosyal medyayı takip eden restoran, mağaza veya web tasarımı şirketlerinin müşterileri ve geliri artıyor. Tüketicilerin beğenilerini takip etmek için sosyal medyada paylaşılan video ve resimleri takip etmek etkili oluyor.

Kyanak:ixtanbul.com

Berkan Meral Pazartesi, Ekim 11, 2010

07 Ekim 2010

Yazmak İsterdim


Kavgayı, bir yaprağın üzerine yazmak isterdim sonbahar gelsin yaprak dökülsün diye.
Öfkeyi, bir bulutun üzerine yazmak isterdim yağmur yağsın bulut yok olsun diye.
Nefreti, karların üzerine yazmak isterdim güneş açsın karlar erisin diye.
Ve dostluğu ve sevgiyi, yeni doğmuş tüm bebeklerin yüreğine yazmak isterdim onlarla birlikte büyüsün bütün dünyayı sarsın diye...

Yılmaz Güney

Berkan Meral Perşembe, Ekim 07, 2010

Lastik Farkı

Etiketler:

Haylaz bir çocuk annesinin uyarılarına rağmen her zaman tırnaklarını yermiş. Anne:

— Çocuğum tırnaklarını yeme, hasta olursun. Der, çocuk her zamanki tavrı ile tırnak yemeye devam edermiş. Bu sefer anne;

— Çocuğum tırnaklarını yeme, yoksa karnın şişer demiş, çocuk yine yemeye devam etmiş.

Anne dayanamayıp;

— Çocuğum tırnaklarını yeme yoksa ellerine lastik eldiven takacağım” demiş ve ç0cugun devam etmesi üzerine lastik eldivenleri c0cugun ellerine takmış.

Bir gün ailece misafirliğe gittikleri evin hanımı hamiledir ve çocuk hamile kadına sorar:

— Ben senin neden karnının şiş olduğunu biliyorum, söylememi ister misin?”

Annesi ve aile şaşırırlar.

— Söyle bakalım neden? Der kadın.

— Neden olacak, lastiksiz yediniz dimi!

Berkan Meral Perşembe, Ekim 07, 2010

Hoş Görmek


Elif okuduk ötürü,
Pazar eyledik götürü;
Yaratılanı hoş gördük,
Yaratandan ötürü.


Yunus Emre

Berkan Meral Perşembe, Ekim 07, 2010

05 Ekim 2010

Emperyalizm


İnsanı hata insanlığı köleleştiren hangi düşünce hangi devlet hangi düzen olursa olsun İnsanlık aleminin düşmanıdır, Diktatörya gerek şahıstan şahıstan şahısa uygulansın gerekse hükümetlerden halka tasvibi imkansız olan en adi rejimdir, sömürüde öyle...insanlar teşekkür minnet borçlarıyla soyuluyor, sömürülüyorsa bu teşekkür dostluğuna son vermesi gerekir artık insanlığın. İşte dünyayı böyle dostluklarla kasıp kavuran Amerika dünyası bizim neyimiz oluyor yani onların diliyle ve Yüce Atatürk'ün duyurdukları gibi Emperyalizm Türk Devletinin bağrında yaşayamaz! Kahrolsun Amerika ve onun Emperyalizmi...

Kaynak:Mahsuni Şerif

Berkan Meral Salı, Ekim 05, 2010

Bin yılın soğuğu kapıda!


Hava tahmin uzmanları, bu yazın rekor sıcaklıklarının ardından, Avrupa'da son bin yılın en sert kışının kapıda olduğunu düşünüyor.
Rus internet medyası RT'nin haberine göre, Polonyalı bilim adamları Meksika Körfezi'nden Atlas Okyanusu'nun kuzeyine dek uzanan sıcak su akıntısı Gulf Stream'in hızının son birkaç yılda yarı yarıya azaldığını belirterek, bu nedenle akıntının Kuzey Kutup rüzgarlarının soğuğuyla başedemeyeceğini ve Avrupa kıtasının soğuk bir kışla karşı karşıya kalacağı tahmininde bulundu.

Bilim adamları, Gulf Stream akıntısının tamamen durması halinde Avrupa'da yeni bir Buz Çağı'nın başlayacağını öngörüyor.

Rusya'nın Fobos hava durumu merkezinden önde gelen uzman Vadim Zavodçenkov da gelecek ayın hava tahmininin yüzde 70 doğru yapılabildiğini belirterek, soğuk kış senaryosunun doğru olabileceğini söyledi.

Kasım ayının hava tahminini daha kesin yapabildiklerini belirten Rus uzman, meteorologların uzun dönemli hava tahminlerinde kullandıkları istatistik modellerinin, geçen yazın rekor sıcaklıklarını tahminde pek işe yaramadığını da sözlerine ekledi.
Kaynak:Cumhuriyet Portal

Berkan Meral Salı, Ekim 05, 2010

03 Ekim 2010

Mimari Harikası


Mimarlar yepyeni ufuklar keşfetmek için birbirinden ilginç projelere imza atmayı sürdürüyor.

Bu gördüğünüz binanın yüzde 50'si yere dokunuyor, yüzde 50'si ise havada duruyor. Tam dengede duran bu bina devrilmiyor. İngiltere, Suffolk'ta inşa edilmiş olan bu bina, tam dengede duruşuyla görenleri her an devrilecekmiş gibi korkutsa da oldukça sağlam duruyor.

Geceliği 300 dolardan konaklamanın mümkün olduğu bu bina yakın zamanda tamamlanmış olmasına karşın, rezervasyonlar hızla doluyor. Burada 8 kişi kalabiliyor.

Kaynak:Chip Online

Berkan Meral Pazar, Ekim 03, 2010

02 Ekim 2010

Ömür

Ömür dediğin üç gündür,dün geçti,yarın meçhuldür.Ne kaldı geriye;bir gün o da yaşadığını sandığın bu gündür.

Berkan Meral Cumartesi, Ekim 02, 2010

26 Eylül 2010

Dil Bayramı


İstanbul’da Dolmabahçe Sarayında 1932 yılında toplanan Birinci Türk Dil Kurultayının açılış günü olan 26 Eylül, Dil Bayramı olarak kutlanmaktadır.

Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli kültür kurumlarından biri olan Türk Dil Kurumu 78 yıl önce, 12 Temmuz 1932’de kurulmuştu. Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nde dil ve tarih, Atatürk’ün en çok önem verdiği olgulardı. Önce 1931’de Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti kuruldu. Uluslaşmanın en önemli temellerinden bir diğeri de dil idi. Bunun bilincinde olan ulu önder Atatürk, 11 Temmuz 1932 gecesi sofrasında bulunanlara “Dil işlerini düşünmek zamanı gelmiştir. Ne dersiniz?” diye sorar. Oradakilerin bu düşünceye katılması üzerine “Öyle ise Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti gibi bir de ona kardeş bir dil cemiyeti kuralım. Adı Türk Dili Tetkik Cemiyeti olsun.” diyerek Türk Dil Kurumunun temellerini atar. Ertesi gün Samih Rifat, Ruşen Eşref, Celâl Sahir ve Yakup Kadri İçişleri Bakanlığına başvururlar. Sonradan adı Türk Dil Kurumuna çevrilecek olan Türk Dili Tetkik Cemiyeti kurulur.

Cemiyetin kuruluşuyla birlikte başlayan çalışmalar sürerken, Türk Dil Kurultayının hazırlıkları da başlamıştır. Bu coşku ve heyecan içerisinde Türk Dil Kurultayı toplanır. Kurultaya çok sayıda bilim adamı, gazeteci, yazar, devlet adamı ve sanatçı katılır. Atatürk, Kurultayı baştan sona kadar izlemiştir. Türkçenin gelişmesi, özleşmesi, zenginleşmesi yolunda Türk Dil Kurultaylarının çok önemli yeri vardır.

Berkan Meral Pazar, Eylül 26, 2010

25 Eylül 2010

Ölmeye Geldik

Sıradışı ve yaratıcı taraftarımızın son ve en güzel bestelerinden bir tanesi:




Sevdalı yüreklerde beyaz sürgünler
Halayla,türkülerle sevdi bu kalpler
Yıldızlar tutuştu siyah beyazla…
Marşlarımız ağlasın kartal aşkıyla
Beşiktaş seninle ölmeye geldik..BEŞİKTAŞ
Gücüne güç katmaya geldik,
Formanda ter olmaya geldik,
Beşiktaş seninle ölmeye geldik.. BEŞİKTAŞ
Barbaros meydanında dün gibi sevdan,
Derin bir nefes çektik abbasağadan,
Bir umudum sensin anlıyormusun,
Hayat yaşanmıyor ki senle olmadan,
Beşiktaş seninle ölmeye geldik.. BEŞİKTAŞ
Gücüne güç katmaya geldik,
Formanda ter olmaya geldik,
Beşiktaş seninle ölmeye geldik.. BEŞİKTAŞ

Bestemizin seslendirilmiş mp3 halini indirmek için tıklayın...

Berkan Meral Cumartesi, Eylül 25, 2010

24 Eylül 2010

Çivi


Arkadaşlarıyla sürekli kavga eden bir genç varmış. Birgün babası ona çivilerle dolu bir torba vermiş.

- Birgün arkadaşlarınla tartışıp kavga ettiğinde, her seferinde bu tahta perdeye bir çivi çak, demiş.

Genç ilk gün tahta perdeye otuz yedi çivi çakmış. Sonraki haftalarda kendi kendini kontrol etmeye çalışmış. Zaman içerisinde çaktığı çivi sayısı azalmış. Nihayet bir gün gelmiş ki o gün çivi çakmamış. Babasına gidip söylemiş. Babası onu yeniden tahta perdenin önüne getirmiş. Oğluna;

- Bugünden başlayarak tartışmayıp, kavga etmediğin her gün için tahta perdeden bir çivi sök, demiş.

Günler geçmiş. Bir gün gelmiş ki, her çivi çıkartılmış. Babası ona;

- Aferin, iyi davrandın. Bu tahta perdeye dikkatle bak. Birçok delik var. Artık hiç bir şey geçmişteki gib güzel olmayacak. Arkadaşlarla tartışıp kavga edildiği zaman kötü sözler söylenir. Her kötü kelime, bir yara yani delik bırakır. Arkadaşına bin defa kendisini affetiğini söyleyebilirsin. Bu delikler aynen kalacak ve kapanmayacak. Bir arkadaş, ender bir mücevher gibidir. Seni güldürür, yüreklendirir. Sen ihtiyaç duyduğunda yardımcı olur, dinler. Sana yüreğini açar, demiş.

Berkan Meral Cuma, Eylül 24, 2010

Çarşı'dan Mesaj


Sevgili Beşiktaşlılar, Karakartallar, Kardeşler, Siyah-Beyaz Spor Kamuoyu

Tribün değerlerinin günbegün yozlaştığından dem vuran tespitler yumağı çığ gibi büyürken, arma sadakatinin kombine sahibi olmak noktasına indirgendiğinden dem vurulurken, bize karşılıksız sevdaların çok eskide kalan siyah-beyaz filmlerin gözyaşlarında eridiği anlatılırken ses tellerimizi değil yüreklerimizi titreten o çığlıkla verelim cevabımızı: Ben bir Beşiktalıyım, ne mutlu bana.

Beşiktaşlı olmanın anlamını düşünerek değil yaşayarak camiamıza bir davette bulunmak arzusundayız. Sevdamızın gururu, kerameti kendinden menkul spor yazarlarının sporcularımıza verdiği maç sonu puanlarıyla ölçülebilir mi? Formamızı giydiği, armamızı öptüğü için şeref duyduğumuz sporcularımızın sayısı, yabancı kontenjanlarıyla, ülkemizin değişen insan kalitesiyle gitgide azalırken bu nadir değerleri el üstünde tutmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

Şampiyonluklar gelir, şampiyonluklar geçer. Maçlar kazanılır, sevinç şarkıları söylenir. Fakat gerçek bir Beşiktaşlının armamızı öperken gözlerinde filizlenen ışığın kıymeti hiçbiriyle ölçülemez.

Büyük Beşiktaş Taraftarı,

İşte bu yüce bilinçle dar zamanlar geçirdiğini düşündüğümüz, sıkıntılar ve şanssızlıklarla boğuşan hele kökten Beşiktaşlı kardeşlerimize sahip çıkma vaktidir. Beşiktaş’ın çocuğu diye bağrımıza bastığımız “elimizde büyümüş” evlatlarımızı kurda kuşa yem etmek bize yakışmaz. Utanç duyulacak bir hatayla formamızı kirletmeyen ancak sportif olarak beklentilerimizi karşılamaktan uzak oyuncularımıza karşı tutumumuz onu (onları) yuhlamak olmaz, olamaz.


Evlatlarımıza sahip çıkma günüdür. Beşiktaşlı olmanın haklı gururu, Çarşı’nın Baba Hakkı’dan öğrendiği ahlak bunu gerektirir. Bu ahlaka aykırı tutumu gerektiği biçimde uyarmak her Beşiktaşlının görevidir, kendi evlatlarımızı kendi dişlerimizle çiğnemek Beşiktaşlının tutumu olamaz. Beşiktaş Çarşısının her neferi de bu çirkin durumu kendi tribün konumu ve gücü ölçüsünde engellemek zorundadır. Oyuncularımızı ıslıklamayalım. Sendeleyene omuz verelim ki büyüsün umudumuzun fidanı.

Forza Beşiktaş

Berkan Meral Cuma, Eylül 24, 2010

Nefret

Mıknatıs demire sormuş:
-En çok kimden nefret edersin?
-Senden demiş demir;çünkü çekersin,ama kendinde tutacak kadar gücün yoktur.

Berkan Meral Cuma, Eylül 24, 2010

Shakespeare 'den

Yağmuru sevdiğini söylüyorsun ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun, güneşi sevdiğini söylüyorsun ama güneş açınca gölgeye kaçıyorsun, rüzgarı sevdiğini söylüyorsun rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun. İşte bundan korkuyorum çünkü beni de sevdiğini söylüyorsun.

Berkan Meral Cuma, Eylül 24, 2010

22 Eylül 2010

Taraf Olmak

Nemrud, İbrahim peygamber'in ateşte yakılması emrini verdikten sonra meydan yere odunlardan büyük bir yığın yapılmış.Odunları tutuşturmuşlar sonra. Alevler o kadar yükselmiş ki bulutların tutuşacağını sanmış çocuklar. Korkmuş kaçmış bütün hayvanlar. İbrahim peygamber'i mancınıkla ateşin tam orta yerine atacaklarmış askerler. Atacaklarmış ki Nemrud'un ne güçlü bir kral olduğunu anlasın, görsün; bir daha ona karşı gelmesin İbrahim peygamber. Bu sırada bir karınca ağzında küçücük bir damla su ile koşa koşa gidiyormuş. Hem de boyu göklere varan cehennemi ateşe doğru.
başka bir karınca onun bu telaşını görüp sormuş hemen yanına yanaşıp:
"Bu acelen niye? Nereye böyle?"
Ağzında bir damla su taşıyan karınca o bir damlayı ellerinin arasına alıp, "Duymadın mı" demiş. "Nemrud, İbrahim peygamber'i ateşte yakacakmış. İşte ateşin olduğu yere su götürüyorum."
Bu sözleri duyan karınca kendini tutamayarak uluorta kahkahalarla gülmeye başlamış. "Sen şu ateşe dönüp yüzünü hiç bakmadın mı?" diye sormuş. "Ne kadar büyük. Senin bir damla suyun ona ne yapabilir ki?"
Su taşıyan karınca, "olsun" demiş. "Hiç olmazsa hangi taraftan olduğum anlaşılır."

Berkan Meral Çarşamba, Eylül 22, 2010

Hayatın 45 Dersi

Hayattan aldığım 45 ders;90 yaşındaki Regina Brett'in kaleminden:

1.Hayat haksızlıklarla dolu ama yine de güzel!!.
2.Şüphede kalma, ikinci bir adım daha at!
3.Hayat, nefrete harcayacak kadar uzun değil
4.Hastalandığında sana işin değil, ailen, arkadaşların bakacak. Onlarla ilişkini koparma!
5.Her ay kredi kartlarını ödemeyi unutma.(Böyle bir problemim yok zaten)
6.Her tartışmayı kazanacaksın diye bir şey yok! . Fikir farklılıklarını kabul et!!.
7.Ağlayacaksan, bir başkası ile birlikte ağla! Tek başına ağlamaktan evladır..
8.Tanrıya kızmanda bir mahzur yok! O bunu kaldırabilir! !.
9.İlk maaşından başlamak üzere, emekliliğine para ayır..
10.Söz konusu çikolataysa,direnmenin anlamı kalmıyor. .
11.Geçmişinle barış ki, bugününün içine etmesin!.
12.Çocukların seni ağlarken görsün! Bundan kaçınma..
13.Hayatını başkaları ile mukayese etme, ötekilerin neler çektiğini bilmiyorsun!
14.Bir ilişki gizli olacaksa, sen içinde olmamalısın!.
15.Göz kırpacak kadar bir zamanda herşey değişebilir. Ama merak etme, Tanrı asla göz kırpmaz!!
16.Derin bir nefes al, kafanı sakinleştirir.
17.Güzel ve yararlı olmayan, seni mutlu etmeyen her şeyi çöpe at!!
18.Her ne yaşıyorsan, seni öldürmediği müddetçe, güçlü kılar.
19.Mutlu bir çocukluk geçirmek için geç kalmış değilsin de, bu sadece ve sadece sana bağlı!!
20.Hayatta sevdiğin her ne ise, peşinden giderken asla "hayır" sözcüğünü cevap kabul etme.
21.Mumları yak, değerli yatak takımlarında uyu, kendine pahalı iç çamaşırları satın al.... Bunlar için özel fırsatlar bekleme, bugün zaten özeldir!!
22.Önce hazırlan, sonra da kendini akıntıya bırak.
23.Şimdiden egzantrik ol! Kırmızı giymek için yaşlanmayı bekleme.
24.En önemli seks organı beyindir..
25.Mutluluğun için senden başka sorumlu yoktur! .
26.Her yaşadığın felaketin ardından kendine şu soruyu sor: "Beş yıl sonra bunun benim için ne önemi olacak??"
27.Daima yaşamı seç.
28.Herkesi, herşeyi affet.
29.Başkalarının senin hakkında ne düşündüğü seni ilgilendirmez! .
30.Zaman her imkana sahip.. Zaman tanı!
31.Durum ne kadar iyi veya kötü olursa olsun, değişecektir..
32.Kendini fazla ciddiye alma, kimse almıyor ki zaten!.
33.Mucizelere inan!!.
34.Tanrı, Tanrı olduğu için seni seviyor. Yoksa yaptıkların ya da yapmadıkların için değil!!
35.Hayatı denetlemeyi bırak!. Öne çık, kendi hayatını kendin yarat.
36.İki seçeneğin var "Erken ölmek" yada "yaşlanmak"..
37.Çocuklarınızın, yaşayacak başka çocukluk dönemi yok!.
38.Sonuçta gerçekten önemli olan sevmiş olmandır!!.
39.Her gün dışarı çık.. Mucizeler her yerde seni bekler!.
40.Dertlerimizi bir torbaya doldurup, milletinkilerle birarada görsek, bizimkileri geri toplardık..
41.Kıskançlık zaman kaybıdır. Zaten ihtiyacınız olan herşeye sahipsiniz!!
42.Herşeyin en iyisini daha yaşamadın!!.
43.Kendini nasıl hissedersen et, kalk, giyin ve dışarı çık!
44.Yol ver!
45.Hediye paketinde olmasa bile, hayat yine de bir hediyedir!!. "

Berkan Meral Çarşamba, Eylül 22, 2010

18 Eylül 2010

İman mı? Rakı mı?

Bektaşi, dua etmiş:

"Ey ulu Tanrım, bana bir rakı parası ver!"

Yanından geçen softa da, ellerini kaldırmış:

"Rabbim, bana iman ver!"

Bu iki duayı da işiten hoca, Bektaşiye:

"Bak, herkes ne isitiyor Tanrı"dan, sen rakı parası istiyorsun. Utanmıyor musun?", demiş.

Bektaşi usulca: "Ne yapalım hoca efendi, herkes kendisinde olmayanı ister", demiş.

Berkan Meral Cumartesi, Eylül 18, 2010

Çalışmak Nedir?

"Allah'ın kulu ol ve dünyada atlar gibi yürü!Cenaze gibi başkalarının üzerine binen ve nimete nankörlük eden kişi ister ki,herkes kendisini taşısın.
Kendi yükünü kendine yükle!Baş olmayı da isteme!Allah'a tevekkül edeceksen,çalışarak tevekkül et!
Çalışmak da haktır,dert de,ilaç da...
Ancak inkarcılar çalışmaya karşı çıkarlar.Sen çalış da nasibinde hazine varsa, o da senin peşinden gelir.
Takdir haktır,ama çalışmak da haktır...
Damarlarımızda kan kaynadıkça,yeni bir dünyaya doğru yürümeliyiz.Kan nasıl uyur?Hele bizim damarlarımızdaki kan...Gönül sahibi olgun kişiler bilirler ki,on sekiz bin alemde durup dinlenme yoktur."

Hz.Mevlana

Berkan Meral Cumartesi, Eylül 18, 2010

Gökkuşağı Neden Yuvarlak

Su damlası ve yakıcı güneş. İşte gökkuşağı bunlardan oluşur.

Atalarımız gökkuşağından çok korkarlardı. Onu Tanrıların elçilerinin geçmesi için yapılmış bir köprü olarak görüyorlardı. Yağmur ve güneş ile ilişkisi ilk olarak milattan önce 310 yıllarında AristOteles tarafından ileri sürüldü. Günümüzde ise bir sır olmaktan çıktı.

Altından geçenin cinsiyetinin değişeceği veya yere değdiği noktada bir küp altın gömülü olduğu lafları sadece şakalarda kullanılıyor. Zaten gökyüzünde sabit bir gökkuşağı oluşmuyor. Herkesin bakış yönüne göre gördüğü gökkuşağı farklı yerde oluyor. Gökkuşağının görüldüğü yere doğru gidilince görülebildiği sürece kişiye hep aynı mesafede kalıyor.

Gökyüzünde gökkuşağı gördüğünüz vakit biliniz ki o yağmur damlalarından oluşmaktadır ama güneş kesinlikle arkanızdadır. Güneşin paralel ışınları başınızın üstünden geçerek yağmur damlalarına çarparlar. Yağmur damlaları burada ışığı renklerine ayıracak bir prizma görevi görürler.

Sarı gibi görünmesine rağmen güneş ışığı aslında beyazdır ve bütün renkler onun içindedir. Yağmur damlasının içine girince kırmızı turuncu sarı yeşil mavi lacivert ve mor renklere ayrışır. Mor renk çemberin içinde kırmızı ise en dışındadır.

Yağmur damlası çocukken oynadığımız misket veya bilye gibi küresel saydam bir şekildedir. Güneş ışığı bu kendi tarafındaki yüzeyinden doğrudan içine girer. İçinde renklere ayrışır ve kürenin arka duvarına vurarak gerisin geriye yansır. Işığın damlanın ön yüzünden değil de arka yüzünden yansımasının nedeni içbükey dışbükey mercek özelliklerindendir.

Ayrışmış renkler içbükey arka yüzden çeşitli açılarda yansımaları sonucu gözümüze sırayla dizili renklerden oluşmuş bir bant şeklinde görünüyorlar. Gökkuşağını görebilmek için Güneş biz ve yağmur damlaları muhakkak belirli bir açıda dizilmek zorundayız. Ama daha önemlisi milyonlarca yağmur damlasından yansıyan ışınların gözümüze geliş açıları mutlaka aynı olmalıdır ki biz gökkuşağını görebilelim.

Yağmur damlalarından yansıyan ışınların gözümüzde odaklaşabilmeleri için bir daire şeklinde dizilmiş olmaları gerekir. Aslında o bölgedeki bütün yağmur damlaları gelen ışığı renklere ayrıştırarak yansıtırlar ama sadece bir yarım daire içinde olan yağmur damlalarından yansıyanlar gözümüze odaklaşırlar.

Biz de sadece o yağmur damlalarından gözümüze gelen renklerine ayrılmış ışınları görebildiğimizden gökkuşağını da yarım daire şeklinde görürüz. Bazen bir uçaktan veya yüksek bir dağdan baktığımızda gökkuşağını tam daire şeklinde görmemiz de mümkün olabilmektedir.

Güneş ne kadar yüksekse gökkuşağı dairesi de o kadar aşağı iner. Bunun içindir ki yedi renkli gökkuşağını sabah ve akşam yağışlarından sonra daha çok görürüz.

Genellikle fark edilmez ama gökkuşağı daima içice iki halkadan oluşur. İkinci kuşak pek dikkat çekmez. Bir ikinci zayıf kuşağın daha bulunmasının nedeni bazı güneş ışıklarının su damlasının iç yüzeyine bir kez değil iki kez çarpmalarıdır. Böylece parlaklıklarını yitiren ışıklardan oluşan ikinci gökkuşağı zar zor görülür. Birinci kuşakta kırmızı renk şeridin en dışında iken ikinci kuşakta en içtedir. Diğer renklerin sıralamaları da terstir.

Kaynak:Teknolojide.com

Berkan Meral Cumartesi, Eylül 18, 2010

12 Eylül 2010

Nerdesin...



İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik,
geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu
"ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir!
O, memleketin her köşesinde yeni fikir,
yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan
aydın ve savaşçı bir topluluktur.
Ben, onların rüyasını temsil ediyorum.
Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri
şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz,
hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı
olması gereken Mustafa Kemal odur!

Berkan Meral Pazar, Eylül 12, 2010

09 Eylül 2010

Atatürk Suçludur


Biz, asıl suçluyu bir kenara bırakıp suçsuzlarla uğraşıyoruz!
Evet... Bugünkü ortamın tek suçlusu Atatürk'tür!..

Eğer bugün 72 milyon insanımız, Batı Trakya'daki Türkün durumunda değilse, bunun suçlusu odur!

Eğer 1923'te, kişi başına düşen ulusal geliri 70 dolar olan bir toplum, şimdi 2700 dolara ulaşmışsa; bunun suçlusu odur!

Eğer 1929 - 39 yılları arasında, bütün dünyada sanayi üretimi yüzde 19 artarken, Türkiye'de yüzde 96 artmışsa; bunun suçlusu odur!

Eğer Türk işçisi, Batı'daki gibi, çocuk yaşta yeraltında günde 14 - 16 saat çalıştığı dönemler yaşamamışsa; bir oy hakkı için bile, Fransız işçisi gibi, 59 yıl kanlı bir savaşım vermek zorunda kalmamışsa; bunun suçlusu odur!

Eğer Türk kadını; yasal olarak erkeğine eşitse; "köle" değilse, seçme ve seçilme hakkını, Fransız kadınından bile önce elde etmişse; kadınlar bugün Türkiye'de vali, bakan, başbakan bile olabiliyorsa; bunun suçlusu odur!

Eğer 1923'te Darülfünun'daki öğrenci sayısı 2100 olan bir Türkiye'de, bugün yüzbinlerce genç üniversitelerde okuyorsa; bunun suçlusu odur!

Eğer açık havadaki klasik müzik konserlerini onbinlerce genç izliyorsa; bunun suçlusu odur!

Eğer şeyhülislamlar "fetva" verip Kuran'ın Türkçe basımını engelliyorsa; ezanlar düşman bayraklarının gölgesinde okunmuyorasa; bunun suçlusu odur!

Eğer bugün, Köy Enstitülü binlerce köylü çocuğu,kültür yaşamımıza damgalarını vurabiliyorsa; bunun suçlusu odur!

Eğer 1923'lerde Ortaçağ karanlığında yaşayan bir toplum, bugün 21. yüzyılın aydınlığında bir ölçüde yaşayabilmişse; bunun suçlusu elbette ki odur!

* * *

Atatürk'ün suçları saymakla bitmez.

Bir zamanlar kralların, şahların, cumhurbaşkanlarının, başbakanların Ankara'yı ziyaret için kuyruk olmalarının sorumluluğu da Atatürk'e aittir... Baskı rejimlerinden kaçan yüzbinlerce Batılı bilim adamının bir zamanlar Kemalist Türkiye'yi seçmesinin sorumluluğu da...

Faşit Mussolini'nin bile Türkiye'yi "Avrupalı" saymasının günahı da...

Ama suçlunun suçlarının iyi anlaşılabilmesi için, suçsuzların suçsuzluklarının da unutulmaması gerekir.

Sokaktaki adamın bile "miras hakkı"na dokunulmaz iken... Atatürk'ün vasiyetini çiğneyerek, Türk Dil ve Tarih Kurumlarını devletleştiren, Atatürk'ün miras gelirlerini, devletin aldığı memurlara dağıtan "beş general" suçsuzdur!

"Ben Atatürkçüyüm ve laikim" diyerek, din derslerinin zorunlu olması hükmünü anayasaya koydurtan, Alevi'nin, Hristiyan'ın, Yahudi'nin, "Sünni inancı"nı öğrenmesini zorunlu hale getiren, Marmaris'teki emekli adam suçsuzdur!

Köy Enstitülerini kapatırken imam-hatip liseleri açanlar... Laik liselerde eğitim görenlerin sayısı son 20 yılda 3 kat artarken, imam-hatip okullarını bitirenlerin sayısının 14 kat artmasını sağlayanlar... Menderes'ten, Demirel'e, Özal'dan Yılmaz'a, tüm "Atatürkçü laik" başbakanlar suçsuzdur!

Milli Eğitim Bakanlığı'nı şeriat yanlılarının işgaline terk edenler... Sağlık ve Tarım Bakanlıklarını şeriatçılara peşkeş çekenler... İçişleri Bakanlığı'nın yapısını bozup valilerin, kaymakamların, emniyet müdürlerinin şeriatçı olması için kollarını sıvayanlar... Hepsi, hepsi suçsuzdur!

Asıl suç, Harp Okulu'nu şeriatçılara açmamakta direnen Kemalistlerdir!..

Sokaktaki adama küfreden suçludur; ama Atatürk'e küfreden suçsuzdur!..

* * *

Erbakanlar, Mezarcılar, Dicleler... Holding solcuları, numaracı cumhuriyetçi liboşlar... Şeriatçı, Kürt ırkçıları...

Hepsi de haklılar!

Onların ayaklarının altına halıları kim döşedi?

1950'den beri bu ülkeyi yönetenler değil mi?...

Kaynak:A.Taner KIŞLALI - Cumhuriyet, 2 Mart 1994 ( Kemalizm Laiklik ve Demokrasi

Berkan Meral Perşembe, Eylül 09, 2010

Bugün Bayram

Barış Manço-Bugün Bayram | ................



Tüm İslam aleminin Ramazan Bayramı'nı kutlar ve tüm dünya insanlarına barış ve mutluluk getirmesini dilerim.

Berkan Meral Perşembe, Eylül 09, 2010

04 Eylül 2010

İnsanlık İçin

43 yaşında ve 2 çocuk annesi olan Sakine Muhammedi Aştiyani, Mayıs 2006’da iki erkekle “yasadışı ilişki kurmaktan” mahkûm oldu ve 99 kırbaç cezasına çarptırıldı. Cezası infaz edilmiş olmasına rağmen, şimdi de “zina” suçundan mahkûm edilen Aştiyani, recm cezasına çarptırıldı.
Sakine Muhammedi Aştiyani, şu anda İran’ın kuzeybatısındaki Tebriz Cezaevi’nde tutulmakta ve her an idam edilmeyi bekliyor. Uluslararası protestoları takiben Tebriz’deki yetkililer, 7 Temmuz’da İran’ın en yüksek adli makamına başvurarak recm cezasının asılarak idam cezasına çevrilmesini talep ettiler.
10 Temmuz’da İran’ın İnsan Hakları Yüksek Konseyi Başkanı Aştiyani’nin cezasının yeniden inceleneceğini duyurmakla birlikte, İran yasalarınım recm cezasına izin verdiğini tekrarladı.
14 Temmuz’da Sakine Muhammedi Aştiyani’nin oğlu Sayid Kaderzade Tebriz Merkez Hapishanesi’ne çağrıldı. Kendisinin İstihbarat Bakanlığı yetkililerince sorgulandığına ve annesinin davası ile ilgili basına bundan sonra röportaj vermemesi konusunda tehdit edildiğine inanılıyor.
Sakine’nin hayatı hala büyük risk altında… LÜTFEN İranlı yetkililerden Sakine’nin mevcut hukuki durumuna açıklık getirmelerini, gerekli hukuki düzenlemeleri yaparak bir ceza infaz yöntemi olarak recm cezasını kaldırmalarını ve ölüm cezasının yanı sıra “zina” için verilen kırbaçlama ya da hapis cezaları gibi diğer ceza infaz yöntemlerini de yasaklamalarını talep eden bu dilekçeyi imzalayın.

Berkan Meral Cumartesi, Eylül 04, 2010

03 Eylül 2010

Kral'dan Hayat Dersi

Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuş olup bitenleri seyre koyulmuştu.

Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. Pek coğu kralı yüksek sesle eleştirdi. Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu. Sonunda bir köylu çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı. Sonunda kan ter içinde kaldı ama, kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü. Açtı.. Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde.. "Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir" diyordu kral. Köylu, bugün dahi pek coğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı. "Her engel, yaşam koşullarınızı daha iyileştirecek bir fırsattır.."

Berkan Meral Cuma, Eylül 03, 2010

01 Eylül 2010

Prizden İnternet Bağlantısı


Kablo çekmekle uğraşmayın, internete duvardaki prizlerden bağlanın.

Haber, İnternet artık prizlerde, Kablo çekmekle uğraşmayın, internete duvardaki prizlerden bağlanın.

Western Digital, WD Livewire Powerline AV Ağ Kitini pazara sürdü. HomePlug AV uyumlu WD Livewire, son kullanıcının evindeki mevcut elektrik prizlerini kullanarak evin her yerine güvenli ve dayanıklı yüksek hızlı internet bağlantısı ulaşmasını sağlıyor.

WD TV medya oynatıcılarını tamamlar nitelikte olan WD Livewire Powerline AV Ağ Kiti, son kullanıcıların kolay ve ekonomik bir şekilde HD video içeriklerini ev eğlence merkezine taşımasını ve büyük dosyaları transfer etmesini ya da çok kullanıcılı online oyunlar oynamasını sağlıyor ve tüm bu işlevleri evin etrafında ağ kabloları dolandırmadan yapıyor. Kitin içindeki iki adaptörden çıkan dört bağlantı noktası ile son kullanıcılar router ve yedi ek cihazı yüksek hızlı ağlarına bağlayabiliyor.

HomePlug AV teknolojisine sahip WD Livewire AV Ağ Kiti kullanıcılara saniyede 200 mb'e ulaşan hızda data transferi sağlarken, 7 cihaza kadar da full hd 1080p videoların hatasız geri oynatımını mümkün kılıyor.

Kurulum bir lambayı prize takmak kadar kolay. Kullanıcıların odalar arasında mevcudun dışında yeni kablo çekmesine gerek kalmıyor. Yapılacak tek şey kitin içindeki adaptörlerden birini routera ve bir elektrik prizine takmak, diğer adaptörü de kablolu ağ bağlantısına ihtiyaç duyulan bir çıkışa takmak. Kullanıcılar dört bağlı cihaza video indirebildikleri gibi, routerlarında da üç ek ağ çıkışı elde edebiliyorlar.

Entegre bir eğlence çözümü için, kullanıcılar dijital medyayı WD’nin My Book World Edition ev network sürücüsüne depolayabilir, fotoğraf, Müzik ve HD videoları WD Livewire Powerline AV Ağ Kit bağlantısı ile evdeki WD TV serisindeki herhangi bir medya oynatıcıya veya diğer DLNA-uyumlu cihaza aktarabilirler.

WD Livewire Proline AV Ağ Kiti için tavsiye edilen satış fiyatı 129 avro.

Kaynak:Cnet Türkiye

Berkan Meral Çarşamba, Eylül 01, 2010

31 Ağustos 2010

Ufak Bilgiler

IP Ban ;
IP Ban kullanıcının modeminde o an kullandığı IP üzerinden giriş yapamasıdır ama IP Adresi Değiştirip tekrar girebilir.
Static Ban ;
Static Ban yine IP ban gibidir ama ne kadar IP'ni değiştirirsen değiştir birdaha asla giriş yapamazsın.

Berkan Meral Salı, Ağustos 31, 2010

Mutluluk

Her yerde bu tür yazılar okuyorsunuzdur, herkes kendince "mutluluk" tarifleri yapıyordur. Ben yıllardır mutluluk kavramına net bir tarif getiremedim. Hatta hiçbir tarif getiremedim. Şu ana kadar mutluluk denildiğinde verebildiğim tek kesin yanıt: "inandıklarım, yerine getirdiğim ödevlerim, sorumluluklarım ve ailem" oldu. Bundan sonra da yine bunlardan başkası olamayacak sanırım. Başka seçeneklere de şans verdim ama sonuç çıkmadı... Şu an "mutluyum" diyebiliyorsam bunlara borçluyum.

Eminim sizlerin de mutluluk hakkında bir sürü söyleyecekleriniz vardır. İşte bir alıntı yazıyla "mutluluk" Yazıyı okuduktan sonra siz de yanıtlayın; Mutluluk nedir? Nerededir?

Mutluluk Nedir?

Kimimiz parada ararız mutluluğu,kimimiz sevgilide…
Kimimiz ailemizde,kimimiz ise sağlıkta…

Ama hepsinde bir "arayış" ve "yetinmeme" söz konusudur. Belli bir miktar paramız olduğunda mutlu olacağımızı düşünürüz o kadar para kazanınca yetmez,daha fazlasını isteriz. Evimiz olur bu kez bahçe içinde bir tane daha isteriz. Araba alırız bu kez rengini yada modelini değiştirmeye çalışırız. Bizi seven birileri olsun diye dua ederiz onu bulduğumuzda da kıymetini bilmeyiz. İnsanoğlu yapısı böyle her zaman daha fazlasını elde etmek için uğraşırız, arada kaybettiklerimizin farkına vardığımızda ise iş işten geçmiş olur.

Aslında düşünüldüğünde mutsuz olmak içi o kadar sebep var ki! Dünyada büyüklerin hırsları yüzünden katledilen, minikler var mesela. Çocuğunu korumak için kendini siper eden babanın fotoğrafını mutlaka görmüşsünüzdür. Yada Afrika'da çocuğu yemek için ölmesini bekleyen akbabayı hatırlıyorsunuz değil mi? Her yerde yayınlandı çünkü bu fotoğraf. Ne yapılıyor onlar için? Ne yapıyoruz yada yapabiliyoruz? Çok uzağa gittiysem ülkemize döneyim. Geçen yıl Malatya'da çocuklara yapılan işkenceyi hatırlayın, kıyamet kopmuştu o zamanlar, günlerce haber bültenlerinde yayınlandı içimizi dağlayan görüntüler, televizyon karşısında ağladık bir çocuğumuz,lanet ettik oradaki insanlara belki de… Peki şimdi oradaki çocuklar ne durumda? Hiçbir yerde herhangi bir bilgi yok. O olaylardan bir süre sonra medyada gitmedi, unutan bir milletiz biz bunu da unuttuk tıpkı unuttuğumuz bir çok şey gibi…

Bunları düşününce mutlu olmak, gülümsemek gelmiyor insanın içinden. Ama sonra düşünüyorum,biliyorum ki bizim halkımız duyarlı, sağ duyulu Malatya'da ki çocukları hala ziyarete gidiyorlar. Kız çocuklarının okuması için kampanyalar düzenleniyor ve bütün halk destek veriyor bu kampanyalara. Okullar için kampanyalar, kermesler düzenleniyor ve o bölgedeki herkes katılıyor,destekliyor bütün bunları. Sonra Afrika'daki çocuklar için ayrı kampanyalar düzenleniyor. Iraktakiler içinse yapılabilecek olanlar yapılıyor. Pakistan'da ki felaketi hatırlayın. Neler yapıldı o bölgede insanlar için. Yardımlar esirgenmedi.Bunları görünce de mutlu oluyor insan…
Bir arkadaşım birgün "Bana mutluluğu birkaç cümle ile anlatır mısın?" diye sorduğunda hiç düşünmeden arka arkaya sıraladım cümleleri…

Mutluluk: Bir çocuğun gülümsemesidir
Mutluluk: Bir çocuğun kalbini kazanabilmektir
Mutluluk: Bir çocuğu güldürebilmektir
Mutluluk: İyi bir evlat, iyi bir kardeş, iyi bir arkadaş, iyi bir dost ve iyi bir sevgili olabilmektir
Mutluluk: İçten söylenebilen "seni seviyorum" dur
Mutluluk: Onu deli gibi severken onunda sizi sevdiğini bilmenizdir
Mutluluk: Onun iyi olduğunu bilmektir
Mutluluk: Size verilen değerdir
Mutluluk: Uzakta da olsa seni seven birilerinin olmasıdır.
Mutluluk: Akşam okuldan yada işten eve döndüğünde kapıyı açan ve gününün nasıl geçtiğini soran birilerinin olmasıdır.
Mutluluk: Her şeyden bıkıp hayattan koptuğun anlarda sana güzel günlerini hatırlatan ve asla seni bırakmayan arkadaşlara sahip olmaktır.


Her şeye rağmen şu anda inanılmaz mutluyum,içimde inanılmaz bir heyecan var.Hayata yeniden tutunmuş,yeniden doğmuş gibiyim.Mutluyum işte :)

Berkan Meral Salı, Ağustos 31, 2010

26 Ağustos 2010

Yeni Vahdettinler

1920 başlarında İstanbul'un işgal edildiği gün,ikisi hoca olan 3 milletvekili Vahdettin'le görüşmeye gitmiştir.Padişah,düşman güçlerinin isteklerine boyun eğilmesi gerektiğini söylüyordu.Oysa karşısındakiler farklı görüşteydiler.
Rauf Bey şöyle diyordu:
-Millet,haysiyet ve istiklale aykırı bir kaydı kabul etmemeye kesin kararlıdır.Milletin sizden istirhamı,haysiyet ve istiklale aykırı bir anlaşmaya imza koymamanızdır.Aksi takdirde istikbali çok karanlık görüyoruz.
Vahdettin sesini yükseltti:
-Rauf Bey,millet bir koyun sürüsüdür!Bu sürüye bir çoban lazım,işte o çoban benim!...

Millet koyun sürüsü olmadığını Kurtuluş Savaşı'nda kanıtlamıştır.Ama şimdi,yeni Vahdettinler türemiştir.Tarihi yalanlarla tersyüz etmek isteyen ve gençlerin çobanlığına soyunan yeni Vahdettinler...

Sürü olmadığını kanıtlamanın sırası gençliktedir.


Kaynak:Hikayeyi Ahmet Taner Kışlalı'nın Atatürk'e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği isimli kitabındaki bir yazsından aldım.Bana çok şeyler katan bu kitabı okumamda az kalsın burnunu kıracak olan babama teşekkürler.Geçmiş olsun baba :)

Berkan Meral Perşembe, Ağustos 26, 2010

25 Ağustos 2010

İnternet Explorer 9

Microsoft, artırılmış hız ve güvenlik özellikleri barındıran Internet Explorer 9'u 15Eylül'de duyuracak.

Rekabetin çok kızıştığı tarayıcı pazarında ie8 ile aradığını bulamayan firma, oldukça hızlandırılmış ve HTML5 web dili uyumlu ie9 ile liderliğini pekiştirecek.

IE9’un deneme sürümü geçtiğimiz Mart ayında kullanıma açılmıştı. Ancak sadece tarama motorunun hızını sergilemeyi amaçlayan bu sürümde, ek özellikler bulunmuyordu. 15 Eylül’de çıkarılacak tam sürüm bu nedenle hem işlevsel hem de grafik farklılıklar gösterecek.

IE8’e kıyasla çok daha hızlı çalışan ie9, firmanın geliştirdiği gelmiş geçmiş en iyi işletim sistemi olan Windows 7 ile çalışacak, XP’yi desteklemeyecek.

Kaynak:ntvmsnbc.com

Berkan Meral Çarşamba, Ağustos 25, 2010

24 Ağustos 2010

Aurelio Beşiktaş'ta



Beşiktaşımız İspanya'nın Real Betis takımından milli oyuncu Mehmet Aurelio ile anlaştı.Hayırlı olsun.Yeter Demirören :)

Berkan Meral Salı, Ağustos 24, 2010

Sitelerde artık bulunmayan verilere erişme

Tarayıcınız aradığınız web sitesini 404 hata koduyla açıyor çünkü söz konusu site artık internette yok. Peki ama daha önce o sitede yer alan bilgilere ulaşmak mümkün mü?

Web arşivini kullanarak eski bilgilere erişmek için bir şansınız var. "404 Error" Error" uyarısı sayesinde bu izleri ücretsiz bir biçimde takip edebiliyorsunuz. Gereken yazılım ise bu ayki Chip dergisinin DVD'sinde yer alıyor. XPI dosyasını tarayıcıyla "Dosya" menüsünü kullanarak açın ve kurulumu başlatın. Kurulumdan sonra tarayıcıyı kapatıp açtığınızda çalışmaya başlayacak. Her ne kadar "Page not found" uyarısıyla istenilen web sitesinin artık internette bulunmadığı söylense de, yazılım arka planı taramaya devam ediyor. Bilgilere ulaşıldığı takdirde araç, otomatik olarak size sadece "Ok" tuşuna tıklayarak web arşivine göz atmanızı öneriyor. Ayrıca "Tools / Archive" komutuyla arşiv sorgulaması da yapabiliyorsunuz. Genellikle arşiv araştırmaları farklı bir noktaya ulaşıyor: Pek çok durumda aranmakta olan kişisel sitelerin eski sürümlerine derhal ulaşılabiliyor. Daha kapsamlı arşivlere gelindiğinde ise belirli bir tarihteki arşiv bilgisine ulaşmak istediğiniz eski bir bağlantıya tıklamak, sonuçlara nispeten daha uzun sürede ulaşmanıza neden oluyor.

Kaynak:Chip Online

Berkan Meral Salı, Ağustos 24, 2010

23 Ağustos 2010

Tahlil

Temel hastaneye gider. Girişte birinin ağladığını görür. Yaklaşır ve sorar:

"Hayrola hemşerim? Neden ağlıyorsun?"

Adam:

"Kan tahlili yaptırmaya geldim. Parmağımı kestiler." der demez bu sefer de Temel hüngür hüngür ağlamaya başlar. Ne olduğunu anlayamayan adam Temel'e sorar:

"Hayırdır hemşerim. Sen niye ağlamaya başladın şimdi?" Temel cevap verir:

"Ben idrar tahlili yaptırmaya geldim."

Berkan Meral Pazartesi, Ağustos 23, 2010

22 Ağustos 2010

Bir hafta niçin 7 gündür?

Babilliler 7 günlük haftayı zaman birimi olarak kullanıyorlardı. İlk çağlarda bilinen beş gezegen ile güneş ve ayın sayısı nın 7 oluşu bu sayıyı gizemli ve uğurlu kılıyordu. Daha sonra dinlerde göğün 7 kat oluşu ve doğadaki ana renk sayısının 7 oluşu, müzik notalarının 7 oluşu sayının önemini daha çok belirtti. Daha sonra Fransa takvim yapısını değiştirerek hafta sayısını 10 yaptı ama kabul görmedi. Rusya 5 günlük hafta uygulamasına geçti, o da tutulmadı. Sonunda yine hafta 7 gün olarak kaldı.

Berkan Meral Pazar, Ağustos 22, 2010

20 Ağustos 2010

Ücretsiz Maç Keyfi

Bloğum aracılığıyla Türkiye ve Dünya'da ki tüm futbol,basketbol,voleybol ve hentbol maçlarını izleyebileceksiniz.Yapmanız gereken sitemin sağ kısmında bulunan canlı maç izle kısmına tıklamak.İyi seyirler...

Berkan Meral Cuma, Ağustos 20, 2010

18 Ağustos 2010

Shakespeare 'den


Her düşündüğünü söyleme, ama her söyleyeceğin şeyi düşün, olmayacak düşüncelerini de yapmaya kalkma. Candan ol, ama sırnaşık olma. Deneyip dost edindiklerini bağrına bas, ilk tanıştığın her kişi ile el sıkışıp dost olma. Kavgaya girmekten sakın, ama girdikten sonra da sıkı dayan ki, karşındakinin gözü korksun. Her konuşanı dinle, ama az konuş. Herkesin fikrini öğren, fakat kendi fikrin sana kalsın. Ne kimseden borç al, ne kimseye borç ver. Çünkü borç veren çok kere parasından olur, borç alan da tutum alışkanlığını kaybeder.

Berkan Meral Çarşamba, Ağustos 18, 2010

Flash'ı Unutturacak Html 5 Uygulamaları

Herkesin bildiği gibi bir süre önce HTML5 denen bir olay çıktı. Bu da Flash severlerin hiç mi hiç hoşuna gitmedi aslında. Neden diyecek olursanız; HTML5, neredeyse Flash ile yapılan herşeyi yapabiliyor. Ayrıca Google kaynak kodlarını kontrol ettiğinde bu kodları görebiliyor. Buda kullanıcının HTML5′i tercih etmesini sağlıyor. Çünkü hepimiz biliyoruz ki Google, Flash’ı indexlemiyor! Şimdi sizlere görülesi ve gerçekten harika çalışmalar olan 5 adet HTML5 uygulamasını göstereceğim.

Ball Pool: Bu uygulamayı çok seviceğinize eminim. Flash ile yapılması çok zor olan bir uygulama ancak HTML5 ile gayet başarılı bir şekilde yapılmış. Ayrıca stres atmak için birebir. Ekrandaki topları mause ile istediğiniz gibi yönetebiliyorsunuz.
Bomomo: Bu uygulamada istediğiniz gibi çizim yapabilirsiniz. Ortaya harika tasarımlar çıkıyor. Ayrıca diğer bir güzelliği ise yaptığınız tasarımları kaydedebiliyorsunuz.
Google Box: Google arama kutusunu hiç böyle görmemişsinizdir. Yine mause’nin hareketlerine göre dönen ve ortasındaki kutucuk sayesinde Google’da arama yapan bir HTML5 uygulaması.
Cloth Simulation: Yine Flash’da yapılması çok zor bir uygulama. Gerçekten harika bir esneklik özelliğine sahip. Çok fazla birşey söylemeye gerek yok sanırım, tıklayın ve görün.
Canvas Nebula: Uzayda bulunan gaz bulutunu güzel bir animasyon şeklinde hazırlamışlar. Tarayıcınızı biraz kasabilir ama güzel bir uygulama.

Uygulamalara belirttiğim linkten erişemezseniz,büyük ihtimalle tarayıcılarınız bu uygulamaları desteklemiyordur.Diğer tarayıcılarla linklere erişebilirsiniz.

Berkan Meral Çarşamba, Ağustos 18, 2010

07 Ağustos 2010

Bizden Biri


Cumhuriyetin onikinci yıldönümü kutlamaları için çeşitli yazılar hazırlanmıştır. Mustafa Kemal, hazırlanan yazıları gözden geçirmek ister.
Listede, “Atatürk bizim en büyüğümüzdür”, “Atatürk bu milletin en yücesidir”, “Türk Milleti asırlar sonra bağrından bir Mustafa Kemal çıkardı” gibi sözler sıralanmıştır.
Mustafa Kemal, bu ve bunlara benzeyen sözleri okuduktan sonra hepsinin üstünü çizer. Tümünün yerine yalnızca şu tek sözü yazar:

"ATATÜRK BİZDEN BİRİDİR."


Söylemleri ve icraatleri birbirini tutmayan sözde dindar ve demokrat gözüken liderler Atatürk'ün gösterdiği şu mütevazılığı gösterme zahmetinde bulunsalar keşke...Ama bu sadece keşke denebilecek bir olay,yani gerçekleşmesi imkansız.Çünkü bir kalpazan,dolandırıcı ve yalancıdan böyle bir mütevazılık beklemek de biraz hayalperestliğe gider.Neyse laf yerinde gitti.

Berkan Meral Cumartesi, Ağustos 07, 2010

04 Ağustos 2010

Yozgat Saat Kulesi


Yozgat il merkezinde meydan ortasında bulunan tarihi saat kulesi.

Belediye Başkanı Tevfikizade Ahmet Bey 1908 yılında yaptırmıştır. Kaynaklardan öğrenildiğine göre mimarı Şakir Usta’dır. Saat Kulesi kesme taştan altı bölüm halinde yapılmıştır. Bölümler birbirlerinden silmelerle ayrılmış olup, her cephesine yuvarlak kemerli birer pencere yerleştirilmiştir. Kuleye kuzeydeki yuvarlak kemerli bir kapıdan içeriye girilmekte ve zikzak şeklindeki ahşap merdivenlerle de yukarıya çıkılmaktadır. Kulenin en üst kısmı da şerefeye benzeyen bir balkon çevirmiştir. Bunun üzerini armut şeklinde çanı andıran küçük bir kubbe örtmüştür. Bu başlığın altında, şerefenin üzerinde dört yöne birer saat kadranı yerleştirilmiştir. Saatin üzerinde “Nores Jura ve L.D. Odobey Gadet” yazısı bulunmaktadır.

Berkan Meral Çarşamba, Ağustos 04, 2010

Hutbe


Hz.İmâm Hüseyin, Kûfe’ye hareketlerinden önce topluluğa şu kısa hutbeyi beyân buyurmuşlardı:

“Hamd Allah’a, Allah neyi dilerse o olur; güç kuvvet, ancak onunla elde edilir. Salât-ü selâm Resûl’üne.

Ölüm, genç kızın boynuna takılan gerdanlık gibi Âdem oğullarının boyunlarına takılmıştır; onlara ezelden yazılmıştır. Yâkub, nasıl Yûsuf’u özlediyse ben de geçmişlerimi öylesine özlemişimdir ve ulaşacağım şehâdet yerini Allah benim için hazırlamıştır. Allah’ın kudret kalemiyle yazılmış olan ölümden kurtuluş yoktur. Biz «Ehl-i Beyt», Allah’ın rızâsına uymuşuz; ondan râzıyım; belâsına sabrederiz; sabredenlerin ecirlerine ereriz. Hz.Resûlullah’ın bedeninden bir parçanın ondan ayrılmasına imkân yoktur; o kutluluk yerinde cennette onunla beraberdir; onun gözü, bizimle aydınlanacaktır; vaadine, bizimle vefâ edecektir. Bize canını fedâ etmeye, bizimle can vermeye hazır olanlar, Allah’a kavuşacaklarına tam inançla inanmış bulunanlar, bizimle gelirler; ben Allah dilerse sabahleyin hareket ediyorum.”

Berkan Meral Çarşamba, Ağustos 04, 2010

01 Ağustos 2010

Öyle Yıkma...


Öyle yıkma kendini
Öyle mahsun, öyle garip...
Nerede olursan ol
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne üstüne
Tükür yüzüne celladın
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile
Tırnak ile, diş ile
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni!

Berkan Meral Pazar, Ağustos 01, 2010

30 Temmuz 2010

Şanlı Tarihimiz

Berkan Meral Cuma, Temmuz 30, 2010

25 Temmuz 2010

Ne Mutlu TÜRKÜM Diyene!



Bizi ırk,mezhep,dil,din ile ayırmaya çalışanlara gelsin.


Ta ezelden beridir hür milletiz,
Soyu-sopu gür milletiz,
Kandan, candan bir milletiz,
Bir temel, bir duvar, bir taş

Alevî, Sünnî, Kızılbaş!

Aynı mayadan yoğrulan,
“Türk”, “Türkmen” diye çağrılan,
Aynı kıbleye doğrulan
Bir secdeye konan baş

Alevî, Sünnî Kızılbaş!

Dedemiz bir. Torunlarız,
Dün, bugün, ve yarınlarız
Yüceleriz, derinleriz…
Yunus Emre, Hacı Bektaş

Alevî, Sünnî Kızılbaş!

Oğuz’un yirmi dört boyu,
Yüce Türk’ün şanlı soyu,
Dede, baba, amca; dayı,
Bibi, teyze, bacı, kardaş..

Alevî, Sünnî Kızılbaş!

Öz kardaşlar olmaz dargın
Dargın olsa, düşer yorgun
Haykır gece, gündüz hergün:
Bir temel, bir duvar, bir taş

Alevî, Sünnî Kızılbaş!

Bilsin bunu ar edenler.
Sözüm, cana kâr edenler…
Soyunu inkâr edenler
Haram zadedir; ey kardaş

Berkan Meral Pazar, Temmuz 25, 2010

23 Temmuz 2010

Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu

Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu,
Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi,
Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim.
Damla damla birikiyor insan, Damla damla sevgili...
Bir gün akıp gideceğiz hayata.
Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar bilesin.
Benim yüreğim sensin şimdi seni vurur durur...
Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde.

Berkan Meral Cuma, Temmuz 23, 2010

19 Temmuz 2010

Bir Söz


Küçük beyinler kişilerle..,
orta beyinler olaylarla
büyük beyinler fikirlerle uğraşırlar.

Berkan Meral Pazartesi, Temmuz 19, 2010

18 Temmuz 2010

Peşin Namaz


Bektaşi ile bir hoca birlikte yola çıkmışlar, bir süre sonra hoca :
-Namaz saati! demiş, başlamış kılmaya... Rekat üstüne rekat, selam üstüne selam...
Bektaşinin beklemekten canı sıkılmış, hoca namazı bitirince sormuş :
-Yahu bu ne uzun namaz böyle?
-Kazaya kalmış namazlarım vardı, onları eda eyledim!
Bektaşi :
-Eh ben de bir namaz kılayım! demiş ve başlamış namaza...
Ama ne namaz, bitmiyor, sonunda hoca dayanamamış :
-Erenler, senin namaz da uzun sürdü!
-Önümüzdeki haftanın namazını kıldım!
Hoca şaşırmış :
-Yahu olur mu böyle şey?
Bektaşi gülmüş :
-Yukarıdaki senin veresiyeni kabul ediyor da, benim peşinimi niye kabul etmesin?

Berkan Meral Pazar, Temmuz 18, 2010

16 Temmuz 2010

O Eski Türkü


Ulusal bağımsızlık harcıyla temeli atılmış bir cumhuriyeti dünyanın en bağımlı devleti haline getirenler, her Cumhuriyet Bayramı'nda, içlerinde en küçük bir sıkıntı bile duymadan yapay söylevler vermeye devam ediyorlar.

-Atam izindeyiz..

Mustafa Kemal Atatürk, bir Kurtuluş Savaşı'nın önderi ve ulusal bağımsızlığın simgesidir. Atatürk'ün izinde yürünse, devlet ve ülke bu koşullara sürüklenir miydi?

Sen ülkeni, okyanusötesi devletlerin öncü karakokulu yapıp, sınırlarını Amerikan üsleriyle donat; sen, ülke ekonomisini uluslararası tekellerin ahtapot kollarına teslim et; sen, kardeşi kardeşe vurdurtmak için gizli çeteler kur; sonra kalk utanmadan ve sıkılmadan, "Atam izindeyiz, cumhuriyeti koruyoruz" diye siyaset dolandırıcılığı yap!..

Bağımsızlık savaşı, Türk halkının kanı ve alınteriyle kazanılmıştır. Bu kavganın temelinde emperyalizme karşı ulusal direnişin adı olan "milliyetçilik" ve "devrimcilik" yatmaktadır. Bu "milliyetçilik" Demirel'in, Türkeşlerin, Erbakanların, Feyzioğluların milliyetçiliği değildir. Bu "milliyetçilik", bağımsızlık meşalesini ve kurtuluş sancağını ellerinden düşürmeyen yurtseverlerin milliyetçiliği, Mustafa Kemal milliyetçiliğidir.

Aradan geçen zaman, şu yarım yüzyıl, temelinde bağımsızlık harcı bulunan şu koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni, avuç içi kadar ülkelere bile el açacak çaresizliğe sürüklemişse, nerede kaldı Atatürkçülük, nerede kaldı Atatürk milliyetçiliği? Nerede, nerede?..

"Kuvayı Milliyeciler"in bağımsızlık türküleri yerine, Anzavur ordularının, "Kuvayı inzibatiye"nin sinsi soluklarını duyuyoruz her gün.

- Elsiz ayaksız bir yeşil yılan / Yaptıklarını yıkıyorlar Mustafa Kemal / Hani bir vakitler Kubilay'ı kestiler / Sen buyurdun kesenleri astılar / Sen uyudun asılanlar dirildi / Mustafa'm, Mustafa Kemal'im...

İşte böyle her gün halk çocukları, aynı ailelerden, aynı halk kökeninden gelen çocuklar birer kurbanlık koyun gibi ardarda, birer ikişer sırtlarından vurularak, kahvehanelerde kurşuna dizilerek, işkence edilerek, yolları kesilerek öldürülüyor. Ve uğursuz politikacılar söylev üzerine söylev vermeye devam ediyorlar.

-Atam izindeyiz...

Cumhuriyetin temelini elsiz ayaksız yeşil yılanlar kemiriyor; devletimiz NATO generallerinin emrinde; ülkemiz IMF'lerin ipoteğindedir!..

Uyan Gazi Kemal uyan!.. Miralay İsmet'lerle uyan... Karabekir'lerle, Çakmak'larla, Albay Bekir Sami'lerle, Yüzbaşı Selahattin'lerle, efelerle, seymenlerle, işçilerle, köylülerle, aydınlarla uyan!... Uyan Gazi Kemal uyan!

Batı'dan Doğu'ya, Güney'den Kuzey'e, Kuvayı Milliyeci'lerle uyan... Uyan Gazi Kemal uyan!

Devletin devlete, insanın insana kulluğunu yok etmek için uyan... Uyan Gazi Kemal uyan!..

UĞUR MUMCU 29 EKİM 1979 - Cumhuriyet

Berkan Meral Cuma, Temmuz 16, 2010

15 Temmuz 2010

Fetvanın Böylesi


Kanuni Sultan Süleyman,sarayın bahçesindeki armut ağaçlarını kurutan karıncaların öldürülmesi için Şeyhulislam Ebussuud Efendi'den şu beyitle fetva istemiş:

-Dırahta ger ziyan etse karınca
Zararı var mıdır ânı kırınca
(Yani ürünlere zarar veren karıncaları öldürmekte şer'an zarar var mıdır?)

Ebussuud Efendi,bir beyitle cevap vermiş:

-Yarın Hakk'ın divanına varınca
Süleyman'dan hakkın alır karınca

Berkan Meral Perşembe, Temmuz 15, 2010

Kıymet Bilmek


Bir padişah acemi bir köle ile gemiye binmişti. Köle hiç deniz görmemiş, geminin mihnetini tatmamıştı. Ağlamaya, inlemeye başladı. Tir tir titriyordu. Avutmak için çok uğraştılar, ama bir türlü sakinleşmedi. Padişahın keyfi kaçtı. Herkes aciz bir vaziyetteyken gemide bulunan yaşlı bir adam padişahın huzuruna çıktı, 'Müsaade buyurursanız ben onu sustururum' dedi. Padişah da 'Lütfetmiş olursunuz' dedi. Yaşlı adam emretti, köleyi denize attılar. Köle birkaç kere suya battı çıktı. Sonra saçından yakaladılar, gemiden tarafa çektiler. Köle gemiye yaklaşınca iki eliyle dümene asıldı, oradan gemiye çıktı, bir köşede uslu uslu oturmaya başladı. Yaşlı adamın yaptığı iş padişahı hayrete düşürdü, 'Bu işteki hikmet nedir' diye sordu. Yaşlı adam cevap verdi: ''Köle evvelce suya batmayı tatmamıştı. Gemideki selâmetin kıymetini bilmiyordu. İşte huzur ve saadet de böyledir, bir felâkete duçar olmayan kimse, huzurun kıymetini bilemez."


Berkan Meral Perşembe, Temmuz 15, 2010

Biri Bizi Durdursun..


Beşiktaşımız bir başka deyişle Türkiye'nin Los Galacticos'u İspanyol orta saha oyuncusu Guti ile anlaştı.Transferlerin devamını bekliyoruz... Yetmez Yıldırım Demirören Yetmez :)

Berkan Meral Perşembe, Temmuz 15, 2010

14 Temmuz 2010

Arkadaş


Bir kıvılcım düşer önce,
Büyür yavaş yavaş,
Bir bakarsın volkan olmuş,yanmışsın arkadaş...
Dolduramaz boşluğunu ne ana, ne kardaş,
Bu en güzel, bu en sıcak duygudur arkadaş...
Ortak olmak her sevince, her derde kedere,
Ve yürümek ömürboyu,
Beraberce elele...
Olmasın hiç,
O ta içten gülen gözlerde yaş,
bir gün yollarımız ayrılsa bile arkadaş...

YILMAZ PÜTÜN

Berkan Meral Çarşamba, Temmuz 14, 2010

11 Temmuz 2010

Bektaşi Fıkrası


CAMİDE VAAZ
Bektaşi’nin yolu camiye düşmüştür. Cami imamı o gün ki vaazında içkinin kötülüklerinden bahsetmektedir. Cami imamı uzun bir vaazdan sonra cemaate birde örnek verir:

-Ey cemaat eşeğin önüne bir kova su, bir kova da rakı koyun hangisini içer? diye sorar.

Bektaşi elini kaldırarak cami imamının sorusunu yanıtlar:

-Hocam suyu içer.

İmam:

Tabi ki suyu içer, peki neden suyu içer? Diye sorunca, Bektaşi cevaplar:

-Neden olacak hocam, eşekliğinden!

Berkan Meral Pazar, Temmuz 11, 2010

07 Temmuz 2010

"Kürt halkı akılsızdır"


Öcalan'ı Türkiye'ye getiren ekibin içinde yer alan emekli Albay Uğur, bölücübaşının sorguda neler söylediğini mektupla anlattı.

Uğur'un mektubuna göre Öcalan, idam korkusuyla Kürt halkına demediğini bırakmamış.

Öcalan'ı getiren ekibin içinde yer alan emekli Albay Uğur, bölücübaşının sorguda neler söylediğini mektupla anlattı.

Bunlardan bir halt olmaz
Abdullah Öcalan İmralı'daki ilk günlerinde Kürt vatandaşlar için ‘Bunlardan bir halt olmaz’ demiş.. Albay Uğur, o günlerde idam korkusunu iliklerinde hisseden ve her türlü göreve hazır olduğunu söyleyen Öcalan'ın şimdi herkesle oynamasına isyan ediyor.

Teröristbaşı Öcalan'ı Kenya'dan getiren ekipte yer alan emekli Albay Atilla Uğur, Öcalan'ın yakalandıktan sonra kendilerine neler söylediğini açıkladı. Silivri Cezaevi’nde hapis yatan Uğur, tutukluluğunun 2. yılında bir mektup kaleme aldı.

Öcalan'ın sorgusuna katılan Uğur'un mektubunu, avukatı aracılığıyla Oda TV yayınladı. Hürriyet yazarı Yalçın Bayer mektubun bir kısmını bugünkü köşesinde yazdı.

Her türlü desteği vermiştir
"(...)- ‘Devletimin vereceği her türlü göreve hazırım.’
- ‘Büyük Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne hizmet etmek acılarımı biraz olsun hafifletecektir.’
- ‘En başından beri Suriye, Yunanistan ve İran bize (PKK) her türlü desteği vermiştir.’
- ‘Kürt halkı akılsızdır, menfaatine düşkündür, güce tapar.’
- ‘Barzani de, Talabani de güvenilmez, paradan başka bir şeyden anlamayan rezillerdir.’
İmralı Adası’nda Türk bayraklarının önünde görüntüsünü almak için gözbağını çıkardığımda korkan gözlerle bana bakarak ‘Devletime hizmet etmek istiyorum, beni asacak mısınız?’ diye soran, kendisine ‘Biz eşkıya değil Türkiye Cumhuriyeti Devleti’yiz, sen bağımsız Türk mahkemesi huzurunda hesap vereceksin’ diye cevap verdiğim Abdullah Öcalan’ın gözbağı acaba şimdi ülkeyi yönetenlerin ve açılım simsarlarının gözlerine mi bağlanmıştır?
Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın sorgu sırasında bizzat bana defalarca küçümseyerek söz ettiği, ‘Bunlardan bir halt olmaz’ dediği Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan kardeşlerimiz maalesef bunları bilmiyorlar.”

Berkan Meral Çarşamba, Temmuz 07, 2010

05 Temmuz 2010

Kombinemi Aldım...


E blok,j sırası 4 numaralı koltuktayım :)

Berkan Meral Pazartesi, Temmuz 05, 2010

01 Temmuz 2010

Uyan Gazi Kemal!


Atatürkçülük ne
demektir?
...Atatürkçülük, kısaca ulusal bağımsızlık ve ulusal onur demektir.
Atatürkçülük, özetle antiemperyalist bir kurtuluş savaşını başlatan ve
sürdüren bir eylem ve öğretidir.
- Amacımız , ulusal sınırlarımız içinde toprak bütünlüğümüzü
ve ulusal tam bağımsızlığımızı sağlamaktır. Buna engel olmak üzere
karşımıza çıkacak kuvvet, kim ve ne olursa olsun hiç duraksamadan
çarpışırız ve başarı kazanırız. Bu konuda karar ve inancımız kesindir.
Atatürkçülüğü, "tam bağımsızlık" inancından ayırmanın ve çok
yönlü uluslararası ipotekleri "Atatürkçülük" adına savunmanın hiç
olanağı yoktur. Kurtuluş Savaşı'nın başlarında Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nin bütün programlarına dayanağı, şu iki temeldir: Tam
bağımsızlık, kayıtsız koşulsuz ulusal egemenlik!..
- Tam bağımsızlık demek, elbette, siyaset, maliye, iktisat,
adalet, askerlik, kültür gibi her alanda tam bağımsızlık ve özgürlük
demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk,
ulusun ve ülkenin gerçek anlamı ile bütün bağımsızlığından yoksunluğu
demektir. Biz, bunu sağlamadan ve elde etmeden başarıya ve esenliğe
erişeceğimiz kanısında değiliz...
İşte Atatürk budur, işet "Atatürkçülük" budur...
Kurtuluş Savaşı, kökeninde "antiemperyalist" ve "antikapitalist"
düşüncelerin kutsal harcını taşır:
- Biz bu hakkımızı saklı tutmak, bağımsızlığımızı emin
bulundurmak için genel kurulumuzca, ulusal kurulumuzca bizi mahvetmek
isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı
kavga vermeyi uygun gören bir yolu izleyen insanlarız.
Bu sözleri söyleyen ve her adımında ulusal bağımsızlığı, devrimci
ve ilerici bir dünya görüşü ile sağlayıp pekiştiren Atatürk'ü bugün
içine itildiğimiz ekonomik tutsaklığın temeli ve adı gibi görmek,
Atatürk'e ve Atatürkçülüğe karşı yapılabilecek en ağır ve de en sinsi
saldırıdır.
Atatürkçülük bağımsızlık demektir, Atatürkçülük ulusal onur
demektir, Atatürkçülük devrimcilik demektir. Kurtuluş Savaşımızın ve
ulusal devrimlerimizin önderi Mustafa Kemal, bugünkü emperyalist
ilişkileri daha o günden görmekteydi:
- Karşılıklı güvenlik ve esenlik, bütün dünya uluslarının
üzerinde titremesi gereken bir mutluluk ilkesidir. Ancak bu ilke bütün
uluslar için gerçekleşmedikçe, genel bir barışma sağlamaktan çok,
sömürülmek istenen birtakım uluslara karşı, bir takım güçlü ulusların
yeni davranış ve ayrıcalıklar kazanmasını sağlamak niteliğinde görülse
yeridir. Hele uluslararası silah alışverişinin, birtakım ulusların
denetimi altında tutulmasını sağlayacak önlemlerin alınması bu kuşkuyu
artırmaktadır...
Unutturulan, unutturulmak istenen Atatürk ve Atatürkçülük budur!
Televizyon ekranlarında Türk halkına tanıtılmayan, anımsatılmayan sözler
de işte bu sözlerdir:
- Biz Batı emperyalistlerine karşı yalnız kurtuluş ve
bağımsızlığımızı korumakla yetinmiyoruz. Aynı zamanda Batı
emperyalistlerin güçleri ve bilinen her aracı ile Türk ulusunu
emperyalizme araç yapmak istemelerine engel oluyoruz. Böylece bütün
insanlığa hizmet ettiğimiz kanısındayız...
"Ezilen uluslar bir gün ezen ulusları yok edeceklerdir" diyen
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, yeniden ezilen ulusların, Asya ve Afrika
halklarının bayrağı yapmak, biz Atatürkçülerin, biz devrimcilerin namus
borçlarıdır.
- Bütün dünya bilsin ki benim için tek yanlılık vardır.
Cumhuriyet yanlılığı, düşünsel ve sosyal devrim yanlılığı...
Atatürk'ün bütün dünyaya duyurduğu bu ilerici ve devrimci
düşünceleri ne yazık ki, ülkeyi Atatürk'ten sonra yöneten, yönettiğini
sanan politikacılar eliyle hançerlendi ve Atatürk, gerçek nitelikleri
ile değil, beylik anma törenlerinin donmuş kalıpları olarak tanıtılmak
ve benzetilmek istendi.
Atatürk'ü hiç olmazsa bu yıl, gerçek nitelikleri ile
tanıtabilirsek, geçmiş dönemlerin ihanetleri bir ölçüde unutulmuş olur.
Kurtuluş Savaşı'nın yüce önderini "Atatürk Yılı"nda inançla
selamlıyoruz:
Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa...

Kaynak : Uğur
MUMCU - Cumhuriyet, 6 Ocak 1981 ( Uyan Gazi Kemal!)

Berkan Meral Perşembe, Temmuz 01, 2010

26 Haziran 2010

Atatürk Diyor Ki!


"Ben bir Türk milliyetçisiyim, böyle doğdum, böyle öleceğim". "Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Ama biz öyle milliyetçiyiz ki, bizimle işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz". "Türkçülük bir bayrak gibidir; tıpkı Türk bayrağı gibi. Bu bayrağı vatanın her köşesinde durmadan dalgalandırmak her Türk'ün ilk ve milli vazifesidir".

Berkan Meral Cumartesi, Haziran 26, 2010

24 Haziran 2010

Birlik Destanı


Allah birdir Peygamber Hak
Rabbül alemin mutlak
Senlik benlik nedir bırak
Söyleyim geldi sırası

Kürt'ü Türk'ü ve Çerkes'i
Hep Adem'in oğlu kızı
Beraberce şehit gazi
Yanlış var mı ve neresi?

Kuran'a bak İncil'e bak
Dört kitabın dördü de Hak
Hakir görüp ırk ayırmak
Hakikatte yüz karası

Binbir ismin birinden tut
Senlik benlik nedir sil at
Tuttuğun yola doğru git
Yoldan çıkıp olma asi

Yezit nedir, ne kızılbaş
Değil miyiz hep bir kardaş
Bizi yakar bizim ateş
Söndürmektir tek çaresi

Kişi ne çeker dilinden
Hem belinden hem elinden
Hayır ve şer emelinden
Hakikat bunun burası

Bu alemi yaratan bir
Odur külli şeye kadir
Alevi Sünnilik nedir
Menfaattir varvarası

Cümle canlı hep topraktan
Var olmuşuz emir Haktan
Rahmet dile sen Allah'tan
Tükenmez rahmet deryası

Veysel sapma sağa sola
Sen Allah'tan birlik dile
İkilikten gelir bela
Dava insanlık davası...

Berkan Meral Perşembe, Haziran 24, 2010

Unutmadık...

Berkan Meral Perşembe, Haziran 24, 2010

22 Haziran 2010

Hayat...


Hayat bize mutlu olma şansı
vermedi
Biz kendimizden başka
Herkesin üzüntüsünü
Üzüntümüz,
Acısını acımız yaptık.
Çünkü dünya'nın öbür ucunda,
Hiç tanımadığımız bir insanın
Gözyaşı bile içimizi parçaladı....
Kedilere ağladık
Kuşların yasını tuttuk.
Yüreğimizin yufkalığı
Kimi zaman hayat karşısında
Bizi zayıf yaptı.
Aslında ne güzel şeydir
İnsanın insana yanması
Sevgili...
Ne güzeldir bilmediğin birinin
derdine üzülmek ve çare aramak.
Ben bütün hayatımda hep
Üzüldüm, hep yandım..
Yaşamak ne güzeldir be sevgili
Sevinerek, severek, sevilerek,
Düşünerek...
ve o vazgeçilmez sancılarını
Duyarak hayatın


Yılmaz GÜNEY

Berkan Meral Salı, Haziran 22, 2010

20 Haziran 2010

Yaşasın Tam Bağımsız TÜRKİYE!


Allah'a , Kur-an'a , Vatana , Bayrağa yemin olsun.
Şehitlerim , Gazilerim emin olsun
Türk Gençliği olarak , Komunizme , Kapitalizme ,
Faşizme ve her türlü emperyalizme karşı mücadelemiz sürecektir.
Mücadelemiz son nefer , son nefes , son damla kana kadardır.
Mücadelemiz tam bağımsız Türkiye’yi ve Türk birliğini oluşturmaktır.
Türk Gençliği olarak ,
Yılmayacağız , Yıkılmayacağız , Başaracağız , Başaracağız ,
Başaracağız .
Allah Türk'ü Korusun ve Yüceltsin.
Amin...

Berkan Meral Pazar, Haziran 20, 2010

Babalar Günü...


Güçlü bir çınar gibi ayakta duran , sırtımı ona ne zaman yaslasam dünyayı bile fethedeceğimi zannettiğim , "Zor olan başarılır, imkansız olan vakit alır" sözüyle pes etmemeyi öğreten dünyanın en mükemmel babasının ve tüm babaların babalar günü kutlu olsun...

Berkan Meral Pazar, Haziran 20, 2010