23 Aralık 2012

Tarihteki İlk Renkli Fotoğraf

Ben 1920′lerde veya 30′larda çekilmiştir diye tahmin ediyordum ancak dünyanın ilk renkli fotoğrafı ilginç biçimde 1872 yılında çekilmiş. Fransa’nın güneyindeki Agen isimli bir bölgeye ait olan bu kare Louis Arthur Ducos du Hauron isimli bir amcanın imzasını taşıyormuş. İlginizi çeker mi bilmem ama sağdaki yapı da St. Caprais Katedrali imiş. Bu tür şeyleri keşfetmek beni her zaman heyecanlandırmıştır. Düşünsenize üzerinden iki tane dünya savaşı geçmiş, Hitler doğup dünyanın anasını belleyip gitmiş, aya insan gönderilmiş, mikrodalga, cep telefonu, bilgisayar icat edilmiş ve 140 yıl öncesinden günümüze ulaşan bu fotoğraf sanki dandik bir makinayla birkaç yıl önce çekilmiş gibi duruyor.

Berkan Meral Pazar, Aralık 23, 2012

22 Aralık 2012

jQuery Animate Nasıl Kullanılır?


jQuery Animate metodu 4 kısımdan oluşmaktadır:
.animate(özellikler(properties), [süre(duration)], [görsellik(easing)], [tamamlandığında yapılacaklar(complete)]);
Özellikler(properties): Animasyon ile değişecek olan CSS özellikleri (renk, genişlik, yükseklik, font boyutu vb.)
Süre (duration): Animasyon süresini belirler. Süre milisaniye cinsinden girilir. 1 Saniye için 1000 yazılır.
Görsellik (easing): Animasyon esnasında hangi görsel fonksiyonun kullanılacağı belirtilir.
Tamamlandığında Yapılacaklar (complete): Animasyon tamamlandığında yapılacak olanlar bir fonksiyon içerisinde belirtilir.
Not: Yukarıda belirtilen tüm kısımlar aynı anda kullanılmak zorunda değildir.
Örnek: Aşağıdaki örnekte butona tıklandığında div’ de bulunan şekil, yazı vb. sağa doğru gitmekte, opaklığı, yüksekliği ve genişliği değişmektedir. Bu örnekte sadece belirtilen div’ in özellikleri değiştirilmiş; süresi veya tamamlandığında yapılacaklar belirtilmemiştir.

$("button").click(function(){ $("div").animate({ left:'250px', opacity:'0.5', height:'150px', width:'150px' }); });

Berkan Meral Cumartesi, Aralık 22, 2012

JavaScript İle Tespit Yapmak

Ekran Çözünürlüğü Tespiti
screen.width ve screen.height ile ekranın boy ve enini alıyoruz böylelikle tam çözünürlüğü elde etmiş oluyoruz.
<script type="text/javascript"> function cozunurlukGoster() { var genislik = screen.width; var yukseklik = screen.height; alert("Ekran çözünürlü%u011Fünüz : " genislik "x" yukseklik); } </script> </head> <body> <input type="button" value="Ekran Çözünürlü%u011Fünü Göster" onClick="cozunurlukGoster()" /> </body>
Çalışan Hali;
Tarayıcı Dilini Tespit
<script type="text/jscript"> var type=navigator.appName if (type=="Netscape") { var lang = navigator.language } else { var lang = navigator.userLanguage document.write(lang); } //var lang = lang.substr(0,2) if (lang == "tr") { document.write("<br>Taray%u0131c%u0131n%u0131z Türkçe <br>"); // window.location.replace('turkce.html') } if (lang == "en") { document.write("<br>Taray%u0131c%u0131n%u0131z %u0130ngilizce"); } dil=navigator.systemLanguage document.write(dil); </script>

Çalışan Hali;
Tarayıcının Kullandığı Platform Tespiti
navigator.platform kodu ile tarayıcının kullandığı platformu tespit ediyoruz yani kullanıcı o web sitesine bilgisayardan mı telefondan mı girdiğini tespit ediyoruz.
<script type="text/javascript"> var x=navigator.platform document.write(x); </script>
Çalışan Hali:

Berkan Meral Cumartesi, Aralık 22, 2012

16 Kasım 2012

Muharrem Ayı

Etiketler:

Ramazan'dan sonra oruçların en fazîletlisi, Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farzlardan sonra en fazîletli namaz da gece namazıdır. (Hadîs-i şerîf-Et-Tergîb vet-Terhîb) Kim arefe günü oruç tutarsa, iki senelik günâhına keffâret olur ve kim de, Muharrem ayında bir gün oruç tutarsa, her bir günü için otuz gün sevâbı yazılır. (Hadîs-i şerîf-Taberânî) Muharrem ayı, Kur'ân-ı kerîmde kıymet verilen dört aydan biridir. Aşûre, bu ayın en kıymetli gecesidir. Allahü teâlâ, birçok duâları Aşûre günü kabûl buyurmuştur. (Bkz. Aşûre Günü). (Muhammed Rebhâmî) İslâmiyet'in ilk zamanlarında ve İslâmiyet'ten evvel, Receb, Zilka'de, Zilhicce ve Muharrem aylarında harb etmek haram idi. İslâmiyet'ten evvel Arablar, Receb veya Muharrem aylarında harb edebilmek için, ayların yerini değiştirir, ileri veya geri alırlardı. Resûlullah efendimiz, hicretin onuncu senesinde, doksan bin müslüman ile vedâ haccı yaptığı zaman; "Ey Eshâbım! Haccı tam zamânında yapıyoruz. Ayların sırası, Allahü teâlânın yarattığı zamandaki gibidir" buyurdu. (Ali Cürcânî)

Berkan Meral Cuma, Kasım 16, 2012

29 Ekim 2012

Cumhuriyet Bayramı

Etiketler:

Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. M. Kemal Atatürk

Berkan Meral Pazartesi, Ekim 29, 2012

25 Eylül 2012

Neşet ERTAŞ

Etiketler:

Ünlü halk ozanı Neşet Ertaş İzmir' de tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi...
ÜNLÜ OZANIN YAŞAM ÖYKÜSÜ
Babası saz ustası Muharrem Ertaş, annesi Döne hanımdır. Annesinin ölümünden babası ve kardeşleriyle birlikte sonra köyüne yerleşmişlerdir ve çocukluğu bu köyde geçmiştir. Ertaş, ilkokula gittiği yıllarda önce keman, sonra da bağlama çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte yörenin düğünlerinde sazı ile çalıp sesi ile türküler söylemeye başladı. Ertaş, etkilendiği tek kişinin babası Muharrem Ertaş olduğunu söyler. Kendi ifadesi ile bunu şu şekilde ifade eder; "Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız.". Sanat çalışmaları Neşet Ertaş, 1950'li yılların sonunda İstanbul'a gelerek ilk plağını "Neden Garip Garip Ötersin Bülbül" adı ile babası Muharrem Ertaş'a ait bir türküyle çıkardı. Halk tarafından çok beğenilen bu plağı ardından diğer plak, kaset ve halk konserleri takip eder. Daha sonra Neşet Ertaş Ankara'ya yerleşir. Burada yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle kardeşinin daveti üzerine Almanya'ya gider. Çocuklarının eğitimi ve sanatsal çalışmalarından dolayı uzun bir süre Almanya'da kalan sanatçı, 2000 yılında İstanbul'da verdiği konserle sahne hayatına geri dönmüştür.

Berkan Meral Salı, Eylül 25, 2012

20 Eylül 2012

Bir Kuş

Etiketler:


Bir kuş ... Uçmak istiyor . Kalmış geride.. Kopmuş sürüsünden .. Sevgiliye kavuşma azminden .. Bak ; nasılda ıslak , çekingen ? Diğer yarısına kavuşmak için kanat çırpıyor "Aşka uçamadıktan sonra kanatlar neye yarar ?" der Mevlena "Aşka vardıktan sonra kanadı kim arar ?" der Yunus. "Aşka uçma, Kanatların yanar." der Şirazlı Sadi Korkma Süleyman .. Sür elini ateşe ! Kül ol ki , yan ki , kavrul ki ! Ölmeden ölesin .. Öğrenmelisin... Hiç bir şey seni yakamasın ! Kavuramasın . Hiç kimse bu masum , kahraman evlatlarımıza dokunamasın , Ölmeden ölmeyi bilmek Her daim diri olmaktır Süleyman Her daim kıbleni vicdanından yana tutmaktır Süleyman. Dön Süleyman Dön ... Sudat olmadan, ateşte yanmadan , Fırtınada kaybolmadan Götür evlatlarını evlerine Dönmek kabiliyet değil, Olgunluktur Süleyman.

Berkan Meral Perşembe, Eylül 20, 2012

18 Eylül 2012

Hünkarın Dili

Etiketler:

Hünkarın dili insanlığın dilidir.

Berkan Meral Salı, Eylül 18, 2012

09 Eylül 2012

Türkmen Yemini

Etiketler:

Osmanlı İmparatorluğunda şehzadelerin kılıç kuşanma törenlerinde yaptıkları ve halk arasında "Türkmen Yemini" de denilen yemin...

Berkan Meral Pazar, Eylül 09, 2012

31 Ağustos 2012

İleri Görüşlülük

Etiketler:

" Bir gün, birinci cihan harbinden sonra Ortadoğu’da kurulan suni devletlerin halkları ayaklanacaktır. O dönem geldiğinde yeni kurduğumuz Cumhuriyetimizin yöneticileri bu halkların değil, emperyalist güçlerin yanında yer alırsa aynı akıbete kendileri uğrayacaktır ve Kurtuluş Savaşında yedi düvele haddini bildiren Türk halkı onlarında hakkından gelecektir. " Mustafa Kemal Atatürk (1923 - Amerikalı gazeteci Isaac Marcosson röportajından)

Berkan Meral Cuma, Ağustos 31, 2012

26 Ağustos 2012

İhsan Eliaçık- Aykırı Sorular

Etiketler:

Berkan Meral Pazar, Ağustos 26, 2012

21 Ağustos 2012

E-posta adresinin doğruluğunu tespit edin

Etiketler:

Elinize geçen bir mail adresinin doğru olup olmadığını merak ediyorsanız bunu tespit edebilmeniz için önerebileceğim iki tane site var. Bu sitelerden ilkiyse MailTester.com sitesi. MailTester, yazacağınız mail adresin kullanıcı adını test ederken ayrıca domainini de kontrol ediyor. Bu domainin de eğer bilmek isterseniz domainin serverlarını da size gösteriyor. İkinci önerebileceğim site de verify-email.org sitesidir. Site, mailtester.com kadar ayrıntılı bilgi vermese de size sadece mailin doğru olup olmadığını "ok" ve "bad" sonuçlarıyla söylüyor. Bir de ek olarak sitenin mx kayıtlarıyla ilgili bilgi veriyor. Bu iki sitede sonuç olarak size verilen e-mail adresinizi gerçekten varolup olmadığını net biçimde aktardığından mx kaydını veya domaninin server bilgilerini verip vermemesi pek önemli değil.

Berkan Meral Salı, Ağustos 21, 2012

01 Temmuz 2012

Çarşı 30 Yaşında

Türkiye’nin en sıradışı ve asi ruhlu taraftar grubu olan Beşiktaş Çarşı Grubu, 30. yaşını kutluyor. Beşiktaşı taraftarların twitter’da gerçekleştirdiği yaşgünü kutlama patlaşımları, ‘Çarşı 30 Yaşında’ öğesini kısa sürede ilk beş arasına soktu. Çarşı Grubu’nun 30. doğumgünü kutlamalarına özellikle Fenerbahçeli taraftarlardan da yoğun destek geldi. Çarşı Grubu nedir? Çarşı, Beşiktaş Jimnastik Kulübünün taraftarlarından oluşan belli bir grubun ismidir. 1982 yılında kurulan Çarşı grubu, futbol maçlarını ağırlıklı olarak Kapalı Tribünde izler. En bilinen sloganları “Çarşı her şeye karşı!” ve “Evdeki hesap Çarşıya uymaz”dır. En tanınan amigosu Alen Markaryan’dır. Grup, 27 Mayıs 2008 günü varlığını sona erdirme kararı aldı. Ama 21 Ağustos 2008 tarihinde, yaklaşık 200 kişilik bir taraftar grubu, ‘Alem biter, ortam biter, Çarşı bitmez’ diyerek Çarşı ve tezahüratlarının devam edeceğini Maçka Parkı’nda duyurdu. Bu grup diğer taraftarlardan ya da taraftar gruplarından ilginç bir bileşen olmasıyla ayrılmakta, maçlarda takındığı tavırlar, açtığı pankartlar, dile getirdiği tezahüratlarla farklı bir taraftar profili çizmektedir. 1980′lerin ortalarından itibaren belirginlik kazanan, 1990′lardan sonra iyice bilinir hale gelen grup, aslında homojen bir yapıdan oluşmamakta ya da belli başlı üyelerden ibaret sayılmamaktadır. Farklı sosyal tabakalardan, kültürel çevrelerden ve etnik kimliklerden, farklı ve hatta çatışan politik ve ideolojik alanlardan insanlar Çarşı Grubu adı altında toplanmaktadır. Bununla birlikte genel olarak muhalif bir görünüm ve söylem Çarşı Grubu’nun özelliği olarak işaret edilebilir. Beşiktaş kulübüyle doğrudan ilişkili grup üyeleri olabildigi gibi, özerk ve bağımsız taraftar olarak kendini ifade eden üyeler de mevcuttur. Ağırlıklı olarak üniversite öğrencilerinin de içinde yer aldığı bir grup olarak bilinmektedir. Bunun sonucu olarak grubun öne çıkan özelliği hazır cevap ve mizahi yönü gelişmiş bir topluluk olmasıdır. 27 Mayıs 2008 Tarihinde Çarşı Grubu, çeşitli nedenlerden dolayı varlığını sona erdirme kararı aldığını açıkladı. Çarşı ile ilgili “Asi Ruh” belgeselinin Beşiktaş Kültür Merkezi’ndeki galasında konuşan tribün lideri Alen Markaryan, Çarşı’nın Beşiktaş’ın önüne geçtiği yönündeki eleştiriler ve çeşitli spekülasyonlar sebebiyle “Çarşı kendini feshetmiştir” dedi ve ekledi: “Çarşı artık yok !..”. Çarşı Grubu’nun resmi sitesi forzabesiktas.com’da, Alen Markaryan adına açıldığı belirtilen başlıkta da haberin doğru olduğu teyid edildi ve “Kanallarda ve internet sitelerinde geçen haber doğrudur. Çarşı ismi bitmiştir.” ifadesi yer aldı. Yeniden dönüş 22 Ağustos 2008 Tarihinde Çarşı Grubu yeniden tribunlere dönme kararı aldı. Çarşı grubunun resmi sitesi forzabesiktas.com’da haber teyit edildi ve “dosta düşmana ilan ediyoruz. Yeni dönemde Çarşı Grubu olarak yeniden tribünlerde olacağız” denildi. Grubun içindeki insanlar sürekli bir değişkenlik arz etmekle birlikte, belirli bir anlamda Çarşı Grubunun kendisine özgü söylemi ve özgün tarzı sürekli geliştirilmekte, belirli bir doğrultuda sürdürülmektedir. Şiddet olaylarında, taraftarlar arası çatışmalarda da grubun ismi sıklıkla anılmaktadır. Birkaç çeşit Çarşı Grubu adını kullanan eğilim sözkonusudur. Sağ ve sol politik eğilimler arasında bir gerilim olduğu da söylenebilir. Bununla birlikte Çarşı Grubu denilince akla gelen daha çok tribünlerde görmeye alışık olunmadık tarzda muhalif bir söylem kullanması, sol politik söyleme ait kavramları ve sembolleri benimsemesi, güncel politik konulara ilişkin çoğu zaman beklenmedik tavır takınması olmaktadır. Örneğin Çarşı yazarken A’yı anarşizmin sembolü olan yuvarlak içindeki a şeklinde yazmaları, genelde milliyetçi ve ülkücülerin egemen olduğu kabul edilen tribünlerde başlıbaşına bir ilginçlik olarak görünmektedir. Grubun çıkışlarında belirgin bir özellik olarak anti-faşist bir söylem görülmektedir. Ayrıca grup içinde kendilerini demokrat, sosyal demokrat, sosyalist, ekolojist vb. şeklinde de ifade edenlerin varlığı da söz konusudur. Türkiye’de yaşanan terör olaylarını protesto amaçlı biri 2007 yılında Liverpool FC ile oynanan Şampiyonlar Ligi maçı ve 2008 yılındaki Galatasaray maçında kapalı tribünü kaplayacak şekilde “Şehitler Ölmez, Vatan Bölünmez” yazılı bayrak açmışlardır. Bu bayrak ulusal basın olmak üzere genel olarak olumlu karşılanırken, bazı çevreler tarafından bu pankartın Çarşı’nın klasik tavrına ters olduğu ve bayrağın içeriğinin şovenizm taşıdığı savunuldu.

Berkan Meral Pazar, Temmuz 01, 2012

:-) tarihi: İfadelerle zamanda yolculuk...


İnternetin vazgeçilmezi olan ifadeler tam 155 yaşında! İşte tarih boyunca :-) ve diğerleri...

İletişim, tarih boyunca teknolojinin gelişiminden her zaman aslan payını almıştır. Bir zamanlar dumanla haberleşen insanoğlu, bugün artık görüntülü telefonların keyfini çıkartıyor. İnternetin anında mesajlaşma yazılımları ise günümüzde dünya çapında neredeyse en sık kullanılan iletişim aracı haline geldi. Fakat pek çok kullanıcı için sanal iletişim araçlarının bir eksiği var, duyguları ifade etmek hiç de kolay değil. Bilim adamları yüz yüze konuşurken mimik ve ifadelerin, duyguları iletmenin en önemli yöntemi olduğunu ispatladılar ama MSN'de karşınızdakinin yüzünü görmediğiniz durumlarda onun tam olarak ne hissettiğini bilmeniz mümkün değil.

Neyse ki emoticon veya smiley adı verilen simgeler bu noktada imdadımıza yetişiyor. Ama bu simgelerin doğuşu genel kanının aksine internet ve MSN ile birlikte olmadı. Yazı tiplerini birer duygusal ifade olarak kullanmanın tarihi çok daha eskilere dayanıyor.

Smiley'lerin bilinen ilk kayıtlı kullanımı tam 155 yıl öncesine dayanıyor. 1857 yılında ABD'de aylık olarak yayınlanan The National Telegraphic Review and Operators Guide (Ulusal Telgraf İnceleme ve Operatörler Kılavuzu) dergisinin Nisan sayısında ifadelere ilk kez rastlıyoruz. Bu ilk ifadeler ya da evrensel adıyla emoticon'lar Mors Alfabesi ile "sevgi ve öpücük" işaretleri olarak kayıtlara geçmişti.

Daha sonra 1862 yılında ikinci kez karşımıza eski ABD başkanı Abraham Lincoln'ün bir konuşmasının metninde çıktılar. Göz kırpma şeklinde yazılmış olan bu ifadenin bir yazım hatası mı yoksa Lincoln'ün konuşmasının o noktasında vermesi gereken ifadenin ipucu mu olduğu ise halen bilinmiyor.

Fakat Smiley ilk olarak ancak 1881 yılında çok daha geniş kitlelere ulaşabildi. Bunda o dönemin popüler Amerikan mizah dergisi Puck'ın katkısı çok büyük. Derginin 30 Mart tarihli sayısında "Tipografik Sanat" adıyla yayınlanan ufak bir bölüm, mutluluk, melankoli, şaşkınlık ve kayıtsızlık anlamına gelen 4 emoticon'u simgeleri ve anlamlarıyla beraber yayınladı.

Berkan Meral Pazar, Temmuz 01, 2012

Gazi Üniversitesi Tanıtım Filmi

Berkan Meral Pazar, Temmuz 01, 2012

C ?

Şimdiki planımız ne acaba? Savaş mı? Barış mı? İntikam mı? İhanet mi? Yüz çevirmek mi? El sıkışmak mı? Duyamadım...

Berkan Meral Pazar, Temmuz 01, 2012

30 Haziran 2012

Hatırlayalım :)

Türkiye'de bir zamanlar internet, daha çok facebook yokken abazalar nasıl avlanıyordu :)

Berkan Meral Cumartesi, Haziran 30, 2012

19 Haziran 2012

Sakarya Türküsü


İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.

Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.

Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.

Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat?

Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;

Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.

Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!..

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,

Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.

Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!

Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?

Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?

Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!

Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.

Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!

Sakarya; sâf çocuğu, mâsum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!

Sen ve ben, gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!

Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!

Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!..


Berkan Meral Salı, Haziran 19, 2012

12 Haziran 2012

Şampiyon Beşiktaş Milangaz

Berkan Meral Salı, Haziran 12, 2012

27 Mayıs 2012

FEDA


Berkan Meral Pazar, Mayıs 27, 2012

19 Mayıs 2012

19 Mayıs


Berkan Meral Cumartesi, Mayıs 19, 2012

17 Mayıs 2012

Amarula

Senede bir kere meyva veren Amarula ağacının meyveleri %8 oranında alkol içerir. Bu ağacın altına dinlenmeye gelen yada meyvalarından yiyen hayvanların haline bakın :)

Berkan Meral Perşembe, Mayıs 17, 2012

05 Mayıs 2012

Delikanlım ... İyi Bak Yıldızlara ...

"Delikanlım,
iyi bak yıldızlara.
Onları belki bir daha göremezsin.
Belki bir daha
yıldızların ışığında kollarını
ufuklar gibi açıp geremezsin.

Delikanlım,
Senin kafanın içi, karanlık yıldızlar kadar
güzel, korkunç, kudretli ve iyidir.
Yıldızlar ve senin kafan
kahinatın en mükemmel şeyidir.

Delikanlım,
sen ki,ya bi köşe başında
Kaşından kan sızarak gebereceksin
Ya da bir darağacında can vereceksin..."

Berkan Meral Cumartesi, Mayıs 05, 2012

04 Mayıs 2012

Yunus Emre

Yunus Emre, Anadolu Selçuklu Devleti'nin dağılmaya ve Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde küçük-büyük Türk Beylikleri'nin kurulmaya başlandığı 13. yüzyıl ortalarından Osmanlı Beyliği'nin kurulmaya başlandığı 14. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Orta Anadolu havzasında doğup yaşamış bir şair ve erendir. Yunus Emre, uzun bir süre Hacı Bektaş-ı Veli Dergâhında çile doldurmuş ve dergâha hizmet etmiştir. Yunus'un yaşadığı yıllar, Anadolu Türklüğünün Moğol akın ve yağmalarıyla, iç kavga ve çekişmelerle, siyasî otorite zayıflığıyla, dahası kıtlık ve kuraklıklarla perişan olduğu yıllardır. 13. yy'ın ikinci yarısı, sadece siyasî çekişmelerin değil, çeşitli mezhep ve inançların, batınî ve mutezilî görüşlerin de yoğun bir şekilde yayılmaya başladığı bir zamandır. Böyle bir ortamda, Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî, Hacı Bektaş-ı Velî, Ahî Evrân-ı Velî gibi ilim ve irfan önderleriyle birlikte Yûnus Emre, Allah sevgisini, aşk ve güzel ahlakla ilgili düşüncelerini, İslam tasavvufunu işleyerek Türk-İslam birliğinin oluşmasında önemli vazifeler yapmıştır. Çağdaşlarının yapıtlarında geçen kavramlara yeni bir öz, yeni bir deyiş katmıştır. Bu yanıyla tasavvuf düşüncesini, Alevi-Bektaşi inançlarını zenginleştirmiştir.

                                    Yunus Emre'den; 
Elif okuduk ötürü 
Pazar eyledik götürü 
Yaratılanı hoş gördük
Yaradandan ötürü

Berkan Meral Cuma, Mayıs 04, 2012

09 Nisan 2012

Güçlüyüz, Kazanacağız (:


Hayatta imkansız diye bi şey yoktur!
Bazen an gelir yaşam omuzlarımıza o kadar baskı uygular ki... Sanki dünyada kendimizi minicik bi böcek kadar hisseder yüklerin altında eziliyormuşuz gibi hissederiz... Çoğu zaman bu yükün bizi ezip geçiceğini düşünürüz... Durmadan uğraştığımız işin ne denli büyük, ne kadar ağır olduğunu düşünür onu dahada gözümüzde büyütürüz...Ama yaptığımız en büyük hata da bu zaten...Hayat çok zor ve yükü ağır...Ama biz hayattan DAHA GÜÇLÜYÜZ!!! Allah kimseye taşıyamıyacağı yükü vermez...Yandaki fotoğrafta dikkatinizi en çok ne çekti bilmiyorum...Ama benim dikkatimi çeken şey onca yükün altındayken bile o karınca gözünü hedeflediği yoldan ayırmıyor...Yükünü incelemek yerine onun üstesinden geliyor...Yük sadece hissedildiği an ağır gelir insana sonrasında o da bizden bir parça olur ve en güzeli onun üstesinden gelip üzeririmizden atmaktır.. Her zaman en güçlüsü olduğunuzu SAKIN UNUTMAYIN!!

Berkan Meral Pazartesi, Nisan 09, 2012

06 Mart 2012

İstanbul’un en güzel yerlerini canlı canlı izleyin


İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, çoğu kimsenin haberdar olmadığı fevkaladenin fevkinde bir hizmeti var. İstanbul’un en güzel noktalarına yerleştirilen kameralar sayesinde İstanbul aşıklarına bu güzelim şehri 7/24 canlı olarak izleme imkanı sunuluyor, hem de yüksek kalitede.

Pierre Loti, Eminönü, Kız Kulesi, İstiklal Caddesi, Çamlıca, Sultanahmet ve daha bir çok “ah ulan şurda ne anılarım geçmişti be” noktası sadece bir tık uzağınızda. Hatta bazı yerler için sesli görüntü imkanı da sunuluyor.

İstanbul’u hemen izlemek için aşağıdaki bağlantıya tıklayabilirsiniz:
http://www.ibb.gov.tr/tr-TR/e-belediye/Pages/turistik_kameralar.aspx

Berkan Meral Salı, Mart 06, 2012

İnternette 1 Günde...


İnternet hem günlük, hem sosyal, hem de eğlence hayatımızın bir parçası. Her gün ister istemez saatlerimizi geçirdiğimiz internette 1 günde dünya çapında neler olduğunu hiç merak ettiniz mi? İşte yapılan son araştırmanın sonuçları.

Bir günde tüketilen toplam internet trafiği 168 milyon DVD'yi doldurmaya yetiyor. 24 saat içerisinde 294 milyar adet e-mail gönderiliyor. Bu kadar e-mail'in sadece ABD'deki dağıtılımı yapılmaya çalışılsa yaklaşık olarak 2 yıl sürerdi.

Her gün 2 milyon adet yeni blog yazısı internetteki yerini alıyor. Bu da önümüzdeki 770 yıl boyunca Time dergisinin içeriğini oluşturmaya yeterli bir sayı.

Konu internet olunca sosyal medyayı da unutmak olmaz. 1 günde Facebook'a giren farklı kişi sayısı 172 milyonken bu sayı Twitter'da sadece 40 milyon. LinkedIn'i günde 22 milyon farklı kullanıcı ziyaret ederken bu sayı Google+'da 20 milyon, Pinterest'te ise 17 milyonda kalıyor. İnternet kullanıcılarının günlük toplam Facebook'ta harcadıkları süre ise 4.7 milyar dakika.

Toplam 532 milyon durum güncellemesinin yapıldığı sosyal medyanın en popüler sitesi olan Facebook'a bir gün içerisinde 250 milyon civarında fotoğraf yükleniyor. Bu fotoğrafların basılması durumunda yüksekliği Eyfel Kulesi'ne yakın olurdu.

Bir gün içerisinde YouTube'a 864 bin saatlik video yükleniyor. Bir gün içerisinde Pandora'dan dinlenen müzik süresi ise 18.7 milyon saat.

kaynak: shiftdelete.com

Berkan Meral Salı, Mart 06, 2012

18 Şubat 2012

Yazıcı ve Kedi



Not: Sürekli beni delirten yazıcıma hitaben gelsin (:
Lan yazıcı, doğru çalış yoksa kedi getirir dövdürürüm seni (:

Berkan Meral Cumartesi, Şubat 18, 2012

03 Şubat 2012

Dvd Kapağı



Photoshop ile hazırlanmış olan dvd kapağı tasarımı...

Berkan Meral Cuma, Şubat 03, 2012

24 Ocak 2012

24 Ocak


24 Ocak, yazık ki, iki karanlık cinayetin işlendiği gün olarak yer alıyor tarihimizde. 24 Ocak 1993'te gazeteci yazar Uğur Mumcu, evinin önünde uğradığı bombalı suikast sonucunda, aynı gün, 2001 yılında ise, Diyarbakır'daki silahlı saldırı sonucunda sevilen Emniyet Müdürü Gaffar Okkan şehit olmuştu. Bizler, sevdiklerimiz öldüğü zaman, onları toprağa değil yüreklerimize gömeriz. Uğur Mumcu da, Gaffar Okkan da dürüst kişilikleri ve Türkiye sevdaları ile şu an bizlerle birlikte. Onların her daim ön planda tuttukları tek ve bölünmez Türkiye anlayışlarını bugün bizler sahipleniyoruz. Onlar, nasıl ki ülkelerini en değerli varlıkları saydılarsa, bizler de aynı inançları taşıyoruz.Her ikisini de rahmetle anıyor ve hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz...

Berkan Meral Salı, Ocak 24, 2012

23 Ocak 2012

Sesleniş


Dağ gibi karayağız birer delikanlıydık. Babamız sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi.
Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken bizler bir mumun ışığında bitirirdik kitaplarımızı. Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini, yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürüldük. dövüldük, vurulduk, asıldık.

Vurulduk ey halkım, unutma bizi...

Yoksulluğun bükemediği bileklerimize çelik kelepçeler takıldı. İşkence hücrelerinde sabahladık kaç kez. İsteseydik, diplomalarımızı, mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık. mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. yazlık kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu. Yüreğimiz, işçiyle birlikte attı. Yaşamımızın en güzel yıllarını, birer taze çiçek gibi verdik topluma. Bizleri yok etmek istediler hep. Öldürüldük ey halkım unutma bizi...

Fidan gibi genç kızlardık. Hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı göz bebeklerimizden. Yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında, işkencecilerin acımasız ellerine terk edildik. Direndik küçük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla. tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi taptaze inançlarımızı fırlattık boş birer eldiven gibi. Utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden. Hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi...

Ölümcül hastaydık. Bağırsaklarımız düğümlenmişti. Hipokrat yemini etmiş doktor kimlikli işkencecilerin elinde öldürüldük acımaksızın. Gelinliklerimizin ütüsü bozulmamıştı daha. Cezaevlerine kilitlenmiş kocalarımızın taptaze duygularına, birer mezar taşı gibi savrulduk. Vicdan sustu. Hukuk sustu, insanlık sustu.

Göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi...

Kanserdik. Ölüm, her gün bir sinsi yılan gibi dolaşıyordu derilerimizde. Uydurma davalarla kapattılar hücrelere. Hastaydık. yurtdışına gitseydik kurtulurduk belki. Bir buçuk yaşındaki kızlarımızı öksüz bırakmazdık. Önce kolumuzu, omuz başından keserek yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fırlattık önlerine. sonra da otuz iki yaşında bırakıp gittik bu dünyayı, ecelsiz.

Öldürüldük ey halkım, unutma bizi...

Giresun'daki köylüler, sizin için öldük. Ege'deki tütün işçileri, sizin için öldük. Doğudaki topraksız köylüler, sizin için öldük. İstanbul'daki, Ankara'daki işçiler sizin için öldük. Adana7da, paramparça elleriyle, ak pamuk toplayan işçiler, sizin için öldük.

Vurulduk, asıldık, öldürüldük ey halkım, unutma bizi...

Bağımsızlık, Mustafa Kemal'den armağandı bize. Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara. mezar taşlarımıza basa basa, devleti yönetenler, gizli emirlerle başlarımızı ezmek, kanlarımızı emmek istediler. Amerikan üsleri kaldırılsın dedik, sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular.

Yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde ey halkım, unutma bizi...

Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk; komunist dediler. Ülkemiz bağımsız değil dedik; kelepçeyle geldiler üstümüze. Kurtuluş Savaşında emperyalizme karşı dalgalandırdığımız bayrağımızı daha dik tutabilmekti bütün çabamız. bir kez dinlemediler bizi. Bir kez anlamak istemediler.

Vurulduk ey halkım unutma bizi...

Henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık. Bir kadın eli değmemişti ellerimiz. bir sevgiliden mektup bile almamıştık daha. bir gece sabaha karşı, pranga vurulmuş ellerimiz ve ayaklarımızla çıkarıldık idam sehpalarına. herkes tanıktır ki korkmadık. İçimiz titremedi hiç. Mezar toprağı gibi taptaze, mezar taşı gibi dimdik boynumuzu uzattık yağlı kementlere.

Asıldık ey halkım, unutma bizi...

Bizi öldürenler , bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar, ağabeyimiz, babamız yaşlarındaydılar. ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı ya da susmuşlardı bütün olup bitenlere. öfkelerini bir gün bile karşısındakilere bağırmamış insanların gözleri önünde öldürüldük. Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına, batı uygarlığı adına, bizleri, bir şafak vakti ipe çektiler.

Korkmadan öldük ey halkım, unutma bizi...

Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi...Bir gün sesimiz, hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım, unutma bizi.

Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi., hep birlikteyiz ey halkım, unutma bizi,
unutma bizi,
unutma bizi...


Sesleniş, Uğur Mumcu (Düzyazı - Tam)
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi,25/08/1975

Berkan Meral Pazartesi, Ocak 23, 2012

16 Ocak 2012

Rauf Denktaş



kaynak: gazi.edu.tr

Berkan Meral Pazartesi, Ocak 16, 2012

12 Ocak 2012

Açık Akademi Yayında!

Bilgisayar kullanması bilen herkesin ücretsiz kaydolup, uygulama geliştirmeyi öğrenebilecekleri Açık Akademi, Microsoft'un desteğiyle açıldı.
Microsoft Türkiye'nin öncülüğünde, Garanti Bankası'nın desteği ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nın katkılarıyla Türkiye'nin ilk herkese açık, ücretsiz uygulama geliştirme okulu Açık Akademi açıldı.

Girişimci ekonomisi oluşturulmasına öncülük edecek bu kurumsal sosyal sorumluluk projesi, Türkiye'ye milyarlarca dolarlık uygulama pazarının kapılarını aralıyor.
Açık Akademi, ülkemizin genç ve dinamik bilişim kullanıcılarını uygulama geliştirici olmaya yönlendiriyor.


Açık Akademi'yi görmek için buraya tıklayın.

Üç farklı eğitim seviyesinin bulunduğu Açık Akademi'den, hem uygulama ve/veya yazılım geliştirmeye başlamak isteyenler, hem de profesyonel anlamda uygulama geliştiren profesyoneller faydalanabiliyor.

Kaynak:ShiftDelete.net

Berkan Meral Perşembe, Ocak 12, 2012

Dua


Firavunla Hz. Musa iddialaşmışlar.. Firavun Nil nehrini ters akıtabileceğini söylemiş. Hz. Musa'da bunun mümkün olmayacağını düşünerek kabul etmiş ve ertesi sabah halkı nehrin yanında toplanması söylenmiş.
Hz Musa akşam eve gidince yatmış, Firavun ise kendisini tanrı ilan ettiği halde sabaha kadar dua etmiş "Musa'nın Allah'ı..." diyerek.
Sabah olduğunda herkes nehrin kenarında toplanmış ve Firavun elinin işaretiyle nehir ters yönde akmaya başlamış.
Bunu gören Hz. Musa, Allah'a(c.c.) yakarmış "beni niye burada küçük düşürdün" diye. Allah(c.c.) o bana inanmayabilir ancak iyide olsa kötüde olsa oda benim kulum. Sen gece yatarken, o "Musa'nın Allah'ı..." diyerek sabaha kadar dua etti. Ben, kulum iyide olsa kötüde olsa samimi duasını kabul ederim....

Berkan Meral Perşembe, Ocak 12, 2012

4 Soru - 4 Cevap

Bir adam Hz. Ali’ye geldi ve:
“Sana sormak istediğim dört sorum var” dedi.
İlim Şehrinin Kapısı:
“Buyur, sor!” dedi.

Adam sordu:
“Vacip nedir? Vacipten evvel vacip nedir?”
Hz. Ali cevap verdi:
“Tövbe etmek vaciptir; günahları terk ise ondan önce vaciptir.”

Adam sordu:
“Yakın nedir? Yakından yakın nedir?”
Hz. Ali cevap verdi:
“Kıyamet yakındır; ölüm ondan daha yakındır.”

Adam sordu:
“Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir?”
Hz. Ali cevap verdi:
“Dünya acayiptir; dünyayı sevmek ise ondan daha acayiptir.”

Ve adam son olarak, şu soruyu sordu:
“Zor nedir? Zordan daha zor nedir?”
Ve Hz. Ali, bu son soruya da, şöyle cevap verdi:
“Kabir zordur; azıksız, amelsiz kabre girmek ondan daha zordur.”

Berkan Meral Perşembe, Ocak 12, 2012

03 Ocak 2012

Dünün en günahkarı, bugün en günahsız..

Etiketler:



Berkan Meral Salı, Ocak 03, 2012